7.12.2023

BB 66/23

Anayasal ve Kişisel Öneme İlişkin Önemsiz Zarar Kriterine Dair İlkelerin Belirlenmesi

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 17/5/2023 tarihinde, Ahmet Baş (B. No: 2019/42746) başvurusunda Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu, sekiz daireli bir taşınmaza kayınbabası ile yüzde ellişer malik iken ortaklığın giderilmesi talebinde bulunmuş; talebi inceleyen sulh hukuk mahkemesi dört bağımsız bölümün başvurucu adına tesciline karar vermiştir. Başvurucu; adına tescil edilen dairelerde birinde oturan kayınbabasına taşınmazı boşaltması için ihtarname çekmiş, ardından kendisine ait daireyi kayınbabasının rızası dışında işgal ettiğini ve kira bedelini ödemediğini ileri sürerek söz konusu el atmanın önlenmesi talebiyle dava açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde on aylık kira bedeli olarak 2.500 TL tazminat istemiş ve dava değerini 5.000 TL olarak göstermiştir. Yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporunda toplam kira bedelinin 2.200 TL olduğu belirtilmiştir.

Yargılama devam ederken karşı tarafın vefat etmesi üzerine başvurucu, kayınbabasının beş mirasçısının davaya müdahil olmasını talep etmiştir. İlerleyen süreçte başvurucu, işgalin sonlandırılmış olması nedeniyle meni müdahale davasının konusuz kaldığını, sadece tazminat talebinin bulunduğunu belirtmiştir.

Mahkemece tazminat talebinin kısmen kabulüyle 2.200 TL'nin başvurucuya ödenmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Ayrıca başvurucu aleyhine, müdahil davalıların bazılarının ayrı avukatlarla yargılamaya devam ettiklerinden bahisle 2.725 TL'den toplam 5.450 TL vekâlet ücreti ile haklılık oranına göre 424,88 TL yargılama giderine hükmedilmiştir. Yargılama gideri, esas davanın tazminat talebi olan 2.500 TL'ye göre değil dava dilekçesinde gösterilen dava değeri olan 5.000 TL'ye göre hesaplanmıştır. Başvurucunun söz konusu karara ilişkin istinaf talebi reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu, açtığı davada aleyhine yüksek tutarda yargılama giderlerine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

A. Kabul Edilebilirlik Yönünden

Kanunda anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki şart öngörülmüştür: Anayasal önem olarak adlandırılabilecek olan birinci şart başvurunun Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak adlandırılabilecek olan ikinci şart ise başvurucunun önemli bir zarara uğramamasıdır.

Kişisel önem şartı, başvurucunun önemli bir zarara uğramamış olmasını ifade eder. Bu bağlamda her başvuru kendine özgü şartlar çerçevesinde değerlendirilmeli ve inceleme yapılırken ihtilaf konusu maddi bir zarar ise objektif anlamda miktarın az olup olmadığı, belirlenen miktar az veya çok olsa dahi başvurucu açısından bu miktarın önemi (başvurucunun işi/mesleği, davanın kendisi açısından önemi ve gelir durumuna göre kıyaslanması), başvurunun önemli ilkesel sorunlarla ilgili olup olmadığı ve başvurucunun olaydaki tutum ve davranışları dikkate alınmalıdır. Bunun yanında kişisel önem şartı çerçevesinde objektif anlamda maddi zararın tespiti bakımından paranın zaman içinde enflasyon karşısında değer kaybedebileceği dikkate alındığında başvuru tarihindeki takvim yılına göre değerlendirme yapılması gerekir. Özellikle bu durum, başvurunun yapıldığı yıldan sonraki bir takvim yılında karara bağlanan başvurular için önem arz etmektedir. Diğer taraftan Anayasa'nın 148. maddesinin gerekçesi de dikkate alındığında başvuruya konu zarar miktarının objektif anlamda karşılaştırılması bakımından önemli bir zarar görmemiş olma ölçütü de dikkate alınması gereken bir unsurdur. Son olarak belirtmek gerekir ki kişisel önem şartı uygulanırken yukarıda değinilen unsurlar birlikte değerlendirilerek başvurunun kişisel anlamda bir önem taşıyıp taşımadığı belirlenecektir.

Somut başvuruya konu olayda başvurucu, aleyhine toplam 5.874,88 TL yargılama giderine hükmedilmesinden şikâyet etmektedir. Başvuru tarihi (2019 yılı) itibarıyla eldeki başvurunun başvurucu açısından objektif anlamda önemli bir maddi zarar olarak görülebileceği değerlendirilmiştir. Başvurucunun ekonomik durumu, davanın niteliği ve yargılama süreci ile başvuruya konu müdahalenin kapsamı dikkate alındığında başvurunun anayasal ve kişisel bir öneminin olduğu sonucuna varılmıştır.

B. Esas Yönünden

Başvuruya konu olayda ilk olarak aleyhe birden fazla vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal edip etmediği incelenmiştir.

Zorunlu dava arkadaşı konumunda ve müteselsil sorumluluk içinde bulunulan ya da aynı hukuksal nedene dayanılarak birden fazla davalı hakkındaki uyuşmazlıklarda davanın reddinde ortak sebebe dayanılması hâlinde -ayrı ayrı vekiller vasıtasıyla temsil edilmiş olsalar dahi- tek bir vekâlet ücretine hükmedileceği, belirlenecek nispi vekâlet ücretinin de dava konusu kabul edilen veya reddedilen miktarı geçemeyeceği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde ve Yargıtay kararlarında vurgulanmıştır. Somut olayda ise ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ortak bir sebebe dayanılarak reddedildiği anlaşılan davada kendilerini vekille temsil ettiren davalılar lehine ayrı ayrı ve dava değerinin reddedilen kısmının üzerinde olacak biçimde başvurucu aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

Bunun yanında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükme rağmen mahkemenin vekâlet ücreti dışındaki yargılama giderlerini taraflar arasında nasıl paylaştırdığı anlaşılamamıştır. Bu çerçevede söz konusu yargılama giderlerinin tarafların haklılık durumuna göre paylaştırılıp paylaştırılmadığı belirsiz kalmıştır.

Sonuç olarak başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan bu müdahalelerin kanuni dayanağının mahkemece ortaya konulamadığı değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.