Paylaş | 01 Ekim 2018
Asya Anayasa Mahkemeleri ve Muadili Kurumlar Birliği (AACC) Daimi Sekreterliğinin faaliyetleri kapsamında 17-22 Eylül 2018 tarihlerinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesince düzenlenen AACC 6. Yaz Okulu sona erdi.
Bu yılki konusu “Özgürlük ve Güvenlik Hakkı” olan Yaz Okulu 17 Eylül’de Anayasa Mahkemesinde düzenlenen açılış töreniyle başladı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan törende yaptığı konuşmada, yaz okullarının anayasa mahkemesi ve dengi kurumlar arasında bilgi ve tecrübe paylaşımını hedefleyen, kurumlar arasındaki ilişkileri geliştirmeye katkı yapan programlar olduğunu belirtti.
Bu yılki yaz okuluna 18 ülkenin Anayasa mahkemesi veya muadili kurumundan temsilcilerin geldiğini ve katılımın geçen yıllara göre daha geniş olduğunu kaydeden Başkan Arslan, bunun memnuniyet verici olduğunu dile getirdi.
Konuşmasında Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sistemi hakkında bilgi veren Başkan Arslan, bireysel başvurunun temel hakların korunması açısından büyük bir kazanç olduğunu söyledi. Altıncı yılını doldurmak üzere olan bireysel başvurunun iki önemli sonucu olduğunun altını çizen Başkan Arslan, bunlardan ilkinin ideoloji eksenli paradigmanın terk edilerek hak eksenli yaklaşımın benimsenmesi suretiyle yaşanan paradigma değişikliği olduğunu söyledi.
“Bireysel başvuru ile birlikte Anayasa Mahkemesi elitist yaklaşımdan uzaklaşmış, topluma dokunan, insanların günlük yaşamda karşılaştığı hak ihlalleriyle uğraşan bir kuruma dönüşmüştür.” diyen Başkan Arslan, bireysel başvurunun ikinci sonucunun ise insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması noktasında standartların yükseltilmesi olduğunu vurguladı. Başkan Arslan, bundan dolayı AİHM önünde Türkiye aleyhine yapılan başvuru sayısında ve ihlal kararlarında da ciddi bir azalma görüldüğünü kaydetti.
“200 Bin Bireysel Başvurunun 156 Bini Sonuçlandırıldı”
Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, bireysel başvurunun uygulamaya geçtiği 2012 yılından bugüne Anayasa Mahkemesine 200 bini aşkın başvuru yapıldığını, bunların 156 bininin sonuçlandırıldığını belirterek, “Bu tarihi bir başarıdır.” dedi.
Karara bağlanan başvuruların çok büyük bir kısmının kabul edilemezlikle sonuçlandığına dikkat çeken Başkan Arslan, şöyle devam etti:
“Ret kararlarından sonra AİHM’ye başvuru imkânı vardır. Fakat bu başvurularda ihlal sayısının çok az olduğunu görüyoruz. Bu da Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda ne kadar hassas davrandığını, ne kadar doğru bir istikamette hareket ettiğini göstermektedir. Bireysel başvurunun ülkemizde hukukun üstünlüğü ve temel hakların korunması bakımından büyük bir kazanım olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Eminim bireysel başvuru, mahkemelerimiz başta olmak üzere tüm kamu kurumları, avukatlar ve vatandaşlarımız tarafından daha iyi anlaşıldıkça daha çok benimsenecek, bu kurum çok daha işlevsel hale gelecektir.”
“Bireysel Başvuruda Halledilmesi Gereken En Temel Mesele: İş Yükü”
Bireysel başvuru gibi zor bir kurumun yerleşmesi için altı yıllık tecrübenin yeterli olmadığını belirten Başkan Arslan, “Henüz yolun başındayız ve yapacak çok işimiz var.” dedi.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından ilan edilen ve bir süre önce kaldırılan OHAL’in de etkisiyle artan iş yükünün bireysel başvuruda halledilmesi gereken en temel mesele olduğunu vurgulayan Başkan Arslan, bu konuda önemli mesafe alındığını, “liste usulü karar” gibi tedbirlerle başvuruları karşılama oranını artırdıklarını kaydetti.
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesi önündeki derdest başvuru sayısının 43 bin civarında olduğunu, bu rakamın son yıllardaki yıllık başvuru sayısına yaklaştığını belirterek, “Almanya ve İspanya Anayasa Mahkemeleri gibi bireysel başvuruyu yıllardır uygulayan mahkemelere senede 3-5 bin başvuru yapıldığı, AİHM’ye 47 ülkeden toplam 60 bin başvuru olduğu dikkate alındığında iş yükümüzün ne kadar yüksek olduğu anlaşılacaktır.” dedi.
Tek tek hak ihlallerini ortadan kaldırmaya çalışmanın bataklığı kurutmadan sivrisineklerle mücadele etmeye benzeyeceğine işaret eden Başkan Arslan, bireysel başvurunun asıl amacının hukuk düzeninde ihlallere neden olan hususların ortadan kaldırılmasını sağlamak suretiyle yeni ihlalleri önlemek olduğunu, emsal kararlarla bu hedefe ulaşmayı arzuladıklarını vurguladı.
“Tutuklular Konusundaki Başvuruların Geciktirildiği Yönündeki Eleştiriler Gerçeği Yansıtmıyor”
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin tutukluluğa ilişkin başvuruları öncelikli olarak ele aldığını ve bu başvuruları mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırmaya çalıştığını belirtti.
“Anayasa Mahkemesinin tutukluluk konusundaki başvuruları önceleri daha kısa sürede sonuçlandırdığı şimdi ise geciktirdiği” yönündeki eleştirilerin gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Başkan Arslan, “Tutukluyken milletvekili seçilen iki başvurucu hakkında 2013 yılı sonunda verilen kararlar ‘hızlı’ kararlara, bu yılın başında iki tutuklu gazetecinin başvuruları üzerine verilen ihlal kararları da ‘gecikmiş’ kararlara örnek gösteriliyor. Bu kararların ihlal sonuçları dışında ortak yanları yoktur. 2013 yılında verilen kararlar 4,5 yıla yakın tutukluluk sürelerinin başvurucuların milletvekili seçildikleri, dolayısıyla seçilme ve temsil hakkına sahip oldukları da dikkate alındığında ihlal teşkil ettiğine ilişkin kararlardır. Bu yılın başında verilen kararlar ise tutuklama kararlarında ve iddianamelerde kuvvetli suç belirtisi gösterilmediğinden tutuklamanın hukukiliği bağlamında ihlal bulunan kararlardır.” şeklinde konuştu.
Söz konusu başvuruların karara bağlanma süreleri bakımından çok büyük farklılıkları bulunmadığını vurgulayan Başkan Arslan, “2013 kararları biri yaklaşık bir yıl, diğeri bir yılı aşan sürede sonuçlandırılmıştır. 2018 kararları ise biri bir yıl iki ay, diğeri de bir yıl dört ay içinde sonuçlandırılmıştır. Mahkeme’nin bu tarihlerdeki iş yükü hesaba katıldığında bu konudaki eleştirinin ne kadar yersiz olduğu anlaşılacaktır. 2013 kararları verildiğinde toplam derdest başvuru sayısı 5 bin civarında, tutukluluğa ilişkin başvurular sadece 220 kadardı. OHAL’in yürürlükte olduğu 2018 kararlarının verildiği dönemde ise toplam 40 bin civarındaki derdest başvurunun 5 binden fazlası tutukluluğa ilişkindi. Nitekim AİHM bu durumu dikkate alarak Türk Anayasa Mahkemesinin bu konularda öncü kararları vermeye çalıştığını da belirterek aynı başvuruculara ilişkin kararlarında yaklaşık 14 ve 16 aylık süreleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olarak görmemiştir.” dedi.
“Gazetecilerin Tutukluluğa İlişkin Başvuruları En Kısa Zamanda Sonuçlandırılacak”
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesi’nin tutukluluk konusunda OHAL’in getirdiği iş yüküne rağmen öncü kararlarını hızlı bir şekilde verdiğini belirterek, “Mahkememiz, bu kararlarda ortaya konan ilkeler ışığında, en kısa zamanda, tamamına yakını hükmen tutuklu hale gelen veya belli bir aşamada tahliye edilen gazetecilerin tutukluluğa ilişkin başvurularını da sonuçlandıracaktır.” şeklinde konuştu.
Yaz Okulu Etkinlikleri
AACC 6. Yaz Okulu etkinliği boyunca katılımcılar kendi ülkelerindeki “Özgürlük ve Güvenlik Hakkı” ile ilgili sunumlar yaptı. Etkinlik çerçevesinde 19 Eylül’de Genel Değerlendirme Oturumu ve Sertifika Töreni düzenlendi.
AACC 6. Yaz Okulu etkinliği, katılımcıların, sosyal program çerçevesinde, 20-22 Eylül tarihlerinde Konya’yı ziyaretleri ile sona erdi.
Katılımcı listesi için tıklayınız.