Paylaş | 26 Nisan 2018
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sisteminin önemine işaret ederek, “Özellikle 15 Temmuz sonrası olağanüstü dönemde 100 bini aşan başvuru bu kurum sayesinde Strazburg’a gitmeden, Anayasa Mahkemesi önünde karara bağlanmış veya derdest durumdadır.” dedi.
Anayasa Mahkemesi 56. Kuruluş Yıldönümü kutlamaları kapsamında Yüce Divan Salonunda tören düzenlendi.
Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları Bekir Bozdağ ve Fikri Işık, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, eski TBMM Başkanları Bülent Arınç ve Cemil Çiçek, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile yargı mensupları, Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Buquicchio, 20 ülkeden Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyeleri katıldı.
Törende Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıldönümü dolayısıyla hazırlanan tanıtım filminde, bireysel başvurunun 5 yılı anlatıldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, yaptığı açış konuşmasında, bu yıl düzenlenen sempozyumun konusunu, bireysel başvurunun beşinci yılının değerlendirilmesi olarak belirlediklerini, bireysel başvuru uygulamasını bütün boyutlarıyla ele alarak 5 yıllık tecrübenin muhasebesini yapacaklarını söyledi.
Konuşmasında, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarının bağlayıcılığı ve icrası üzerinde durmak istediğini belirten Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin verdiği bir kararda, Anayasanın 153. maddesini yorumlandığını kaydetti.
Bu madde uyarınca, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığını Mahkemenin bir kez daha tespit ettiğini vurgulayan Başkan Arslan, “Buradaki en önemli nokta, Anayasa Mahkememiz, Mahkeme kararlarının genel olarak bağlayıcılığını ifade eden Anayasanın 138. maddesinden farkını ortaya koymuştur. Buradaki temel fark, 153. maddenin, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve idare makamları yanında yargı organlarını da bağladığını ifade etmesidir. Bu da esasen, Anayasanın 11. maddesinin de doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.” diye konuştu.
“Anayasa Mahkemesi Kararlarının Uygulanmaması Söz Konusu Olamaz”
Anayasanın 11. maddesinin de Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesini düzenlediğine işaret eden Başkan Arslan, “Bu değerlendirmeler ışığında ve Anayasanın açık hükümleri karşısında Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması söz konusu olamaz. Esasen bireysel başvurunun etkili olması da bir başvuruda ihlal tespit edildiğinde, bu ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bağlıdır.” dedi.
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin, anayasal hak ve hürriyetlerin ihlal edilip edilmediğini denetlerken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ve onu bağlayıcı olarak yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarını dikkate aldığını da vurguladı.
“Bireysel Başvuruda AİHM Kararlarını Dikkate Almak Pratik Bir Zorunluluktur”
Bunun bir tercih olmaktan ziyade, anayasal gereklilik olduğunu söyleyen Başkan Arslan, şöyle devam etti:
“Bu anayasal gereklilikler bir yana pratik anlamda da bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü Anayasa koyucu, bu kurumu tam da AİHM'e yapılan bireysel başvuru sayısını ve ihlal sayısını azaltmak için getirmiştir. Dolayısıyla AİHM içtihatlarını dikkate almak, Anayasa Mahkemesi tarafından kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Zira tam olarak ifade etmek gerekirse Anayasa koyucu, Strazburg Mahkemesine başvuruları azaltmak ve sorunu milli hukuk içinde çözmek amacıyla bireysel başvuruyu getirmiştir. 5 yılı aşan uygulamada, bu hedefin önemli ölçüde gerçekleştiğini söylememiz mümkündür. Özellikle 15 Temmuz sonrası olağanüstü dönemde 100 bini aşan başvuru bu kurum sayesinde Strazburg'a gitmeden, Anayasa Mahkemesi önünde karara bağlanmış veya derdest durumdadır.”
Başkan Arslan, bireysel başvurunun, bireylerin uğradıkları hak ihlallerinin, uluslararası Mahkemeye gitmeden ülke içinde, milli hukuk çerçevesinde giderilmesini sağlamak suretiyle Türkiye'de demokratik hukuk devletinin gelişimine de önemli bir katkı yaptığını, yapmaya da devam ettiğini aktardı.
Tüm bu hususların, bireysel başvurunun temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından Türkiye açısından büyük bir kazanım olduğunu ortaya koyduğuna işaret eden Başkan Arslan, “Eminim gelecek nesiller, bu kurumu 2010 yılında anayasal sisteme kazandıranları ve başarılı şekilde uygulanmasında emeği geçenleri şükranla anacaktır.” dedi.
Yargının siyasetin de alanını oluşturan yasama ve yürütmeyle ilişkisinin hayati önem taşıdığını vurgulayan Başkan Arslan, yargı-siyaset ilişkisinin sağlıklı zeminde kurulması ve sürdürülmesinin bir yandan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanmasını, diğer yandan da yargının anayasal ve yasal sınırları içinde kalarak yerindelik denetimi ve yargısal aktivizmden kaçınmasını gerekli kıldığını anlattı.
“Olağanüstü Hâl Döneminde Şu Ana Kadar Yapılan Başvuruların Yüzde 86'sı Karara Bağlandı”
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesine başvuru sayısının geçen yıl bu zamanlar 100 bini aştığını anımsatarak, “15 Temmuz sonrasında olağanüstü bir çabayla yaklaşık 120 bin başvurudan, 103 bin kadarını sonuçlandırmıştır. Böylece olağanüstü hâl döneminde şu ana kadar yapılan başvuruların yüzde 86'sı karara bağlanmıştır. Hâlihazırda Mahkememizin önünde 39 bin 342 başvuru bulunmakta olup bunların 9 bin kadarı olağanüstü dönem tedbirlerine ilişkindir.” dedi.
Anayasa Mahkemesinin verdiği ihlal kararlarının büyük bölümünün adil yargılama hakkına ilişkin olduğuna işaret eden Başkan Arslan, bireysel başvurunun uzun vadede etkili olabilmesinin yargı sisteminin etkili şekilde çalışmasına bağlı olduğunu söyledi.
Başkan Arslan, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü sonrasında yargının karşı karşıya kaldığı tüm zorluk ve travmalara rağmen genelde yargı sisteminin özelde de bireysel başvuru sisteminin işlemesinin başlı başına değerli olduğunu vurgulayarak, “Hiç kuşkusuz, diğer kurumlarda olduğu gibi yargıda da hatalı kararlar verilebilir ancak bunlar yargı sistemi içinde düzeltilecektir, nitekim düzeltilmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Etkili Bir Yargı Düzeni Akıl, Ahlak ve Adalet Olmak Üzere Üç Temel Kaide Üzerine Kurulur
İdeal bir yargı sisteminin sahip olması gereken üç değer olduğuna işaret eden Başkan Arslan, “Etkili bir yargı düzeni akıl, ahlak ve adalet olmak üzere üç temel kaide üzerine kurulur. Esasen ‘3A’ olarak da formüle edilebilecek olan bu kavramlar olmadan sadece yargı değil, herhangi bir medeniyet de tasavvur edilemez.” şeklinde konuştu.
56. Kuruluş Yıldönümü Sempozyumu
Anayasa Mahkemesi’nin 56. Kuruluş Yıldönümü etkinleri öğleden sonra düzenlenen “Bireysel Başvurunun 5 Yılının Değerlendirilmesi Sempozyumu” ile devam etti. Sempozyumda, “Bireysel Başvuru Kararlarının Anayasa’nın Yorumuna Etkileri” ve “Bireysel Başvuru Kararlarının Yargı Sistemine Etkileri” konulu iki ayrı oturum gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Akşam Yemeği
56. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir akşam yemeği düzenlendi. Yemeğe Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yemekte bir konuşma yaptı.
Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri
Anayasa Mahkemesi Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri 26 Nisan Perşembe günü de devam etti.
Bu kapsamda, “Bireysel Başvurunun 5 Yılının Değerlendirilmesi Sempozyumu”nda, “Anayasa Mahkemesi Kararlarının AİHM Kararlarına Etkisi” ve “Bireysel Başvuru Kararlarına İlişkin İstatistikler ve Genel Değerlendirme” konularında oturumlar gerçekleştirildi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın açış konuşmasına ulaşmak için tıklayınız.