Paylaş | 25 Nisan 2019

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, yargı bağımsızlığının, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz gereklerinden olduğunu belirterek, “Son yıllarda yaşadığımız tecrübeler, yargının sadece yasama ve yürütmeye karşı değil aynı zamanda her türlü paralel yapı ve oluşuma karşı da bağımsız olması gerektiğini göstermiştir” dedi. 

Anayasa Mahkemesinin 57. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Yüce Divan Salonu'nda tören düzenlendi.

Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yargıtay Başkanvekili Mehmet Kürtül, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri katıldı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ile Başkanvekilleri Engin Yıldırım ve Hasan Tahsin Gökcan konukları kapıda karşıladı.

Mahkemenin Görev Alanının 3 Önemli Evresi 

Törende bir konuşma yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, Anayasa Mahkemesinin görev alanı bakımından üç önemli evreden bahsedilebileceğini belirterek şöyle söyledi: 

“2012 yılına kadar olan birinci evrede Anayasa Mahkemesi esas itibariyle kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyen bir yüksek yargı organı olarak faaliyet göstermiştir. 2012 yılından itibaren Türk anayasa yargısının ikinci evresi başlamıştır. 2010 Anayasa değişikliği, Anayasa Mahkemesinin yapısı ve üye sayısını da değiştirecek şekilde bireysel başvuru yolunu hukuk sistemine kazandırmıştır. Böylece Anayasa Mahkemesinin görev alanı bireysel başvuruyu da içine alarak genişlemiştir. Esasen bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesinin sadece görev alanını genişletmemiş, onun yargısal paradigmasını da değiştirmiştir. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruyla birlikte bireyi ve onun temel hak ve hürriyetlerini esas alan bir yüksek yargı organına dönüşmüştür. Bu paradigma değişimi Anayasa Mahkemesinin diğer görev alanlarındaki yaklaşımını da etkilemiştir.”

Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda geliştirdiği hak eksenli yaklaşımını norm denetimine de yansıttığını belirten Başkan Arslan, bu etkileşimin en iyi örneklerinden birinin Mahkeme’nin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286. maddesinin, istinaf mahkemeleri tarafından ilk defa verilen mahkûmiyet kararlarına karşı temyiz yolunu kapatan ilgili hükmünü Anayasa’nın hak arama hürriyetini güvenceye alan 36. maddesine aykırı bularak iptal ettiği karar olduğunu hatırlattı.

“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Sağladığı Güvencenin Ötesine Geçildi” 

Anayasa Mahkemesinin bu kararla attığı adımın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin aynı hakla ilgili sağladığı asgari güvencenin ötesine geçtiğini, bireylere ondan çok daha yüksek bir koruma standardı sağladığını belirten Başkan Arslan, “İptal kararının Resmî Gazete’de yayınlanmasından çok kısa bir süre sonra kanun koyucunun Anayasa’ya aykırılığı gidermek için gerekli kanun değişikliğini yapmış olması da memnuniyet vericidir” dedi.

Başkan Arslan, Türk anayasa yargısında üçüncü evrenin ise 2017 anayasa değişikliği ile başladığını belirtti. 9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasallık denetimi yetkisinin Anayasa Mahkemesine verildiğine dikkat çeken Başkan Arslan, “Böylece Anayasa Mahkemesinin görev alanı, yasama işlemlerinin yanında, yürütmenin ilk elden düzenleyici işlemi mahiyetinde olan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yargısal denetimini de içine alacak şekilde genişletilmiştir” şeklinde konuştu.

“Yeni Sistemin En Önemli Kurumu Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri”

2017 anayasa değişikliği ile benimsenen yeni sistemin en önemli kurumunun, tabir yerindeyse 'alamet-i farikası'nın Cumhurbaşkanlığı kararnameleri olduğunu vurgulayan Başkan Arslan şöyle devam etti:

“Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasallık denetimi, yeni sistemin üzerine dayanması gereken denetleme ve dengeleme mekanizması bakımından hayati derecede önemlidir. Esasen anayasa değişiklikleri gerçekleştiği andan itibaren Mahkememiz konuyla ilgili hazırlıklara başlamış, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri hakkında düşünen ve yazan akademisyenlerin de katkılarıyla yoğun bir çalışma temposu içine girmiştir. Bu kapsamda bu yıl düzenlenen sempozyumun konusunu da ‘Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin hukuki rejimi ve anayasallık denetimi’ olarak belirledik.”

“Kararlarımız, Yeni Hükümet Sisteminde Yasama, Yürütme ve Yargı Organları Arasındaki İlişkilerin Mahiyetine Işık Tutacak”  

Anayasa Mahkemesinin görevinin, anayasal hükümleri uygulamak suretiyle önündeki iptali talep edilen Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Anayasaya uygunluk denetimini gerçekleştirmek olduğunu ifade eden Başkan Arslan, “Anayasa Mahkemesinin bu kararları, bir yandan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin hukuki rejimini açıklığa kavuşturacak, diğer yandan da yeni hükümet sisteminde yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki ilişkilerin mahiyetine önemli ölçüde ışık tutacaktır” dedi. 

Yeni hükümet sistemi ve yönetim tekniğine ilişkin bazı değişikliklerin, anayasal kimliği belli ölçüde etkilediğini ancak bu durumun anayasal kimliğin temel esaslarını değiştirmediğinin altını çizen Başkan Arslan, “Genelde anayasacılığın, özelde de anayasa yargısının amacı, bireyin temel hak ve hürriyetlerini teminat altına almak için devletin hukuka tabi olmasını sağlamaktır” şeklinde konuştu. 

“Kuvvetler Ayrılığı, Kuvvetler Çatışması Değildir” 

Demokrasiyi özgürlükler rejimi kılan ilkelerden birinin de kuvvetler ayrılığı olduğunu vurgulayan Başkan Arslan, kuvvetler ayrılığı fikrinin Osmanlı Devletinin son döneminden itibaren savunulduğunu anlattı. Başkan Arslan, şöyle konuştu:

“Bugün de Türk anayasal sisteminin önemli bir unsuru olan kuvvetler ayrılığı, Anayasanın başlangıç kısmında 'belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği' olarak tanımlanmıştır. Bu tanımda 'iş bölümü'nün her devlet her bir devlet organının anayasal yetkilerini kullanarak kendilerine verilen görevleri yerine getirmek anlamına geldiği açıktır. Anayasa Mahkemesine göre kuvvetler ayrılığı ilkesi, erklerin birbirleriyle bağlantısız bir şekilde çalışmaların değil, aksine kendi anayasal yetkilerini kullanarak işbirliği içinde çalışmalarını gerektirmektedir. Bu bağlamda kuvvetler ayrılığı, hiçbir şekilde kuvvetler çatışması değildir.”

“Yargı Bağımsızlığı Demokratik Hukuk Devletinin Olmazsa Olmazlarından Biri”

Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, anayasal kimliğin temel unsurlarından olan hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığının, yargının yasama ve yürütmeden bağımsız olmasını gerektirdiğini, bu anlamda yargı bağımsızlığının demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz gereklerinden biri olduğunu vurguladı.

Başkan Arslan, “Esasen bu durum tüm hukuk sistemleri için ve her dönemde geçerlidir. Diğer yandan son yıllarda yaşadığımız tecrübeler, yargının sadece yasama ve yürütmeye karşı değil aynı zamanda her türlü paralel yapı ve oluşuma karşı da bağımsız olması gerektiğini göstermiştir. Hâkim hiçbir şart ve ahval altında aklını ve vicdanını başkasına emanet edemez. Tam da bu nedenle anayasa uyarınca görevlerinde bağımsız ve tarafsız olan hâkimler, Anayasa'ya, kanuna, hukuka uygun olarak, vicdani kanaatlerine göre karar verirler.” değerlendirmelerini yaptı.

“Anayasallık Denetimi Yapılacak 21 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Var”

Anayasa Mahkemesinin görev alanının genişlemesiyle doğal olarak iş yükünün de artığını söyleyen Başkan Arslan, bireysel başvuruda bugün itibariyle derdest başvuru sayısının 42 bin civarında olduğunu bildirdi.

Derdest başvuruların yüzde 95'lik kısmının 2017 yılı ve sonrasına ait olduğunu kaydeden Başkan Arslan, norm denetiminde ise 76'sı iptal davası, 28'i de itiraz başvurusu olmak üzere toplam 104 derdest dosya bulunduğunu ifade etti.

Mevcut iptal davalarının yaklaşık yüzde 70'inin kanunlaşan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden oluştuğunu aktaran Başkan Arslan, şu anda Mahkeme önünde anayasallık denetimi yapılacak 21 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi bulunduğunu ifade etti. 

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bazı konuklar, Başkan Arslan'ın makamında bir süre sohbet etti.

Konuşmanın tamamına ulaşmak için tıklayınız.