Paylaş | 26 Nisan 2025
Türk hukuk sisteminin en köklü kurumlarından olan Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 63. yıldönümü, İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen törenle kutlandı.
Törene; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Sayıştay Başkanı Metin Yener ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile çok sayıda ülkeden anayasa mahkemesi/yüksek mahkeme başkan ve üyeleri, bölgesel insan hakları mahkemelerinin başkan ve üyeleri, uluslararası kuruluşların temsilcileri, yüksek yargı organlarımızın üyeleri ve diğer davetliler katıldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, törende yaptığı konuşmasının başında, Marmara Denizi’nde Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem nedeniyle “geçmiş olsun” dileklerini iletti.
Anayasa Mahkemesinin 63. kuruluş yıldönümünde hukukun üstünlüğünü ve anayasa yargısının gelişimini konuşmak üzere bir araya geldiklerini söyleyen Başkan Kadir Özkaya; küreselleşen dünyada, anayasa yargısının artık yalnızca ulusal sınırlarda değil evrensel hukuk normları ve uluslararası yargı içtihatları ile şekillendiğini belirterek farklı ülkelerin anayasa mahkemeleri ve yüksek yargı organları arasındaki iş birliğinin hukukun üstünlüğünü güçlendirmek, bireysel hakları daha etkili korumak ve küresel çapta adaletin tesisi için kritik bir önem taşıdığını dile getirdi.
“Adalet Hayatın Üzerinde Yürüdüğü Temeldir”
Adaletin insanlık tarihi boyunca hem ilahi kaynaklarda hem de beşerî sistemlerde kutsal bir hedef olarak yer aldığını vurgulayan Başkan Kadir Özkaya, “Adalet, toplumun huzuru, iç barışı, refahı ve güvenliği için vazgeçilmez bir unsurdur. Adaletli toplumlarda huzur ön plana çıkar ve insanların birbirlerine olan güveni artar. Dolayısıyla toplumun düzeni ile bireylerin haklarının korunmasında en önemli etken adalettir. Adalet hayatın üzerinde yürüdüğü temeldir. Devletin ve toplumun varlığını devam ettirmesinin ve gelişmesinin temel şartıdır.” dedi.
“Adalet Terazisi Hak ve Haklıyı Gözeterek Kullanılmalı”
Başkan Özkaya; dünyanın her yerinde, her toplumda, o topluma ilişkin anayasal kimliği ya da o topluma ilişkin ortak toplumsal kimliği oluşturan ilke ve değerlerin en önemli güvencesinin bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığı olduğunu belirtti. Bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığının da ancak o faaliyeti yürütecek olan bağımsız ve tarafsız hâkimlerin varlığıyla mümkün olduğunu kaydeden Başkan Kadir Özkaya, şöyle devam etti: “Hakkın ayakta tutulması ve adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk yargısal faaliyetlerin başaktörleri olan hâkim ve savcılara aittir. Hiçbir neden, hâkim ve savcıları, hakkı ayakta tutmaktan asla alıkoymamalı; adaletsiz davranmaya yöneltmemelidir. Kanaatimizce, adaletle hükmedilmeyen yerlerde kargaşa olur, düzen ortadan kalkar, herkes kendini haklı görmeye başlar. Bu yüzden kargaşa çıkmaması için adalet terazisi daima hak ve haklıyı gözeterek kullanılmalı ve daima adaletle hükmedilmelidir. Yapılan iyilik veya kötülüğün hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, yahut göklerin veya yerin herhangi bir noktasında bile bulunsa bir gün mutlaka karşımıza çıkacağı ve bizden bunun hesabının sorulacağı unutulmamalıdır. Dolayısıyla bir gün mutlaka mizan kurulacak, bütün defterler dürülecek, hesabı bizlerden sorulacak. Hâl böyle olunca o günler gelmeden bugünün kıymetini bilelim, uygulamada adalet ve hukuk devleti ilkesine ilişkin kazanımlarımızı titizlikle muhafaza etmeye çalışalım.”
“Yapılan Zulümlere Bir Önce Cesaretle ve Adaletle Müdahale Edilmelidir”
Dünyanın dört bir yanında, güç ve zenginlik kaynaklı üstten bakış, faklı dinî inançlara olan düşmanlık, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, ayrımcılık gibi sosyolojik virüslerden kaynaklı olarak yaşanan savaşlar, haksızlıklar, zulümler ve eşitsizliklerin vicdanları kanatan derin yaralar açtığını ifade eden Başkan Özkaya, “Barış ve adaletin kıymeti, her geçen gün daha da fazla hissedilir hâle geliyor. Küresel ölçekte yaşanan derin eşitsizlikler, ağır ekonomik krizler, adil olmayan bölüşüm sistemleri ve uluslararası hukuk ihlalleri; göç krizinden çevre felaketlerine kadar birçok sorunun yapısal nedenleri olarak karşımıza çıkıyor ve ne yazık ki uluslararası toplumun da bu sorunlara çoğu zaman geçici çözümlerle yaklaştığı hatta çoğu zaman gözünü ve vicdanını kapattığı gözlemleniyor. Oysa Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında sergilenen zulme, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin ihlallere, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere mağdur ve mazlum insanlara karşı yapılan insanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır. Yapılan zulümlere ırk, din, dil, renk vb. hiçbir ayrım yapılmadan bir an önce cesaretle ve adaletle müdahale edilmelidir. Bu; insan olmanın zorunlu bir sonucu, yaşamsal bir vicdani borcudur. Bu nedenle tüm toplumlar koşulları zorlayarak da olsa iş birliğini güçlendirmek, güveni tesis etmek, mevcut ve gelecek nesilleri güvence altına almak için daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmeye çaba sarf etmek zorundadır. Duyulması ve karşılık verilmesi umuduyla tüm dünyaya sesleniyorum. İnsanlık olarak geleceğimizi kendi ellerimizle çıkmaza düşürmeyelim. Unutmayalım ki barış, ancak ahlak ve adaletin hüküm sürdüğü bir dünyada mümkündür.” ifadelerini kullandı.
“Misyonumuz Hukukun Üstünlüğünü, Temel Hak ve Özgürlükleri Korumaktır”
Başkan Özkaya, bu yıl 63. kuruluş yıldönümünü kutlayan Anayasa Mahkemesinin hukukun üstünlüğünü sağlama ve normların Anayasa’ya uygunluğunu denetleme bağlamında önemli sorumluluklar üstlendiğini ifade etti. Anayasa Mahkemesinin 2010 yılında getirilen bireysel başvuru mekanizmasıyla da vatandaşların hak ve özgürlüklerini güvence altına alarak anayasa yargısının evrensel ilkelerini uygulamaya devam ettiğini vurgulayan Başkan Özkaya, “Mahkememiz, vermekte olduğu kararlarıyla Türk hukukunun özgürlük anlayışını evrensel standartlara taşımaktadır. Mahkememiz; hukukun çizdiği sınırlar içinde vicdanın sesine kulak vererek merkezinde yalnızca objektif adaletin olduğu bir anlayışla kararlarını şekillendirmeye, tüm kişi ve kurumlarla olan ilişkilerini bu anlayış içerisinde yürütmeye, kendisine yüklenen misyon bağlamında adalet, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler gibi değerlerin gerçekleşmesine katkı yapmaya, bireylerin ve kurumların adalet duygularını tatmin etmeye, onların devlete ve hukuka olan güvenlerini artırmaya çalışmaya devam etmektedir.” dedi.
“Teknolojik Dönüşümü Hukukun Temel İlkeleriyle Uyumlu Hâle Getirme Kararlılığındayız”
Konuşmasında Anayasa Mahkemesinin uluslararası rolüne değinen Başkan Özkaya; Anayasa Mahkemesinin birçok uluslararası platformda aktif görev üstlendiğini, ikili iş birliği anlaşmaları imzaladığını, hukukun evrensel değerleri ışığında bilgi ve deneyim paylaşımını kurumsal bir sorumluluk olarak gördüğünü belirtti.
Bu yıl gerçekleştirilmekte olan sempozyumun temasının “21. Yüzyılda Anayasa Yargısının Geleceği” olarak belirlendiğini aktaran Başkan Özkaya, Mahkemenin yapay zekânın hukuk uygulamalarında kullanımı konusunda ciddi çalışmalar yürüttüğünü belirterek “Önümüzdeki süreçte anayasal denetimin dijitalleşmesi, yapay zekâ destekli hukuk analiz sistemleri ve büyük veri analitiği ile hak ihlallerinin önlenmesi gibi alanlarda ilerlemeyi hedeflemekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi olarak teknolojik dönüşümü hukukun temel ilkeleriyle uyumlu hâle getirme kararlılığındayız. Zira yargı bağımsızlığını, insan haklarını ve demokratik değerleri koruyarak hukuk ve teknolojinin kesişiminde adil bir denge kurma misyonumuzun bulunduğunun farkındayız.” diye konuştu.
Sempozyumun anayasa yargısının geleceği için yol gösterici olması temennilerini dile getiren Başkan Özkaya, konuşmasını şu dizelerle tamamladı:
“Hak ile Hak olursa bir kişi
Yanlış olmaz hiçbir işi
Hak Mevla yaparsa bir gün teftişi
Acep ne olur yanlış yapanın işi.”