Paylaş | 24 Eylül 2020

Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun kabulünün 8. yılı nedeniyle "İnternet Çağında Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması" konulu sempozyum düzenlendi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın sempozyum açış konuşmasına ulaşmak için tıklayınız

Covid-19 önlemleri çerçevesinde sınırlı katılımcı ile gerçekleştirilen sempozyum Anayasa Mahkemesi internet sitesi ve Twitter hesabından canlı yayınlandı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan sempozyumda “Bireysel Başvurunun 8 Yılı” tanıtım filmi gösterildi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, kayınpederi Derviş Tarakçı'nın vefatı nedeniyle açılışa katılamadı. Başkan Arslan’ın konuşma metnini Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan okudu.

Başkan Arslan konuşmasında, demokratik ülkelerde temel hak ve hürriyetleri korumak için yasama ve yürütmenin işlemlerini denetleyen, gerektiğinde bunları iptal eden yüksek mahkemelerin olduğunu belirtti. Güvenliği sağlayarak temel hak ve özgürlükleri korumanın bir bütün olarak devletin varlık sebebi olduğunu kaydeden Başkan Arslan, bugünkü anayasa mahkemelerinin de anayasal demokrasilerin vazgeçilmez unsuru hâline gelen kuvvetler ayrılığının bir gereği olarak ortaya çıktığını ifade etti.

-Güvenlik-Özgürlük İlişkisi-

Kuvvetler ayrılığının bir yansımasının da güvenlik-özgürlük ilişkisinde ortaya çıktığına işaret eden Başkan Arslan şunları kaydetti:

“Güvenlik, bireylerin ve toplumun huzur içinde var olmasının ön şartıdır. Güvenliğin olmadığı yerde hak ve özgürlüklerin kullanılması imkânsızdır. Güvenliği sağlamak da devletin, bilhassa da yürütme erkinin asli görevlerinden biridir. Diğer yandan güvenlik amaç değil araçtır. Daha özgür, eşitlikçi ve adil bir toplumsal düzenin aracıdır.”

- Bireysel Başvurunun Önemi-

Konuşmasında bireysel başvurunun önemine değinen Başkan Arslan, bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesinin temel hak ve özgürlükleri koruma görevini daha da belirgin hâle getirdiğini, Mahkemenin yaşam hakkından toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına, adil yargılanma hakkından ifade özgürlüğüne kadar bireysel başvuru kapsamındaki anayasal hak ve özgürlüklere ilişkin standartları belirlediğini vurguladı.

Anayasa Mahkemesinin her geçen gün artan iş yüküne ve tüm olumsuzluklara rağmen bireysel başvurunun etkili bir hak arama yolu olarak kullanılmasını sağladığını belirten Arslan, konuşmasında bireysel başvuru istatistiklerine ilişkin de bilgi verdi.

Anayasa Mahkemesine yaklaşık 285 bin başvuru yapıldığını, bunun 243 bin kadarının sonuçlandırıldığını belirten Başkan Arslan, şu an Anayasa Mahkemesinin önünde 42 bin civarında başvuru bulunduğunu, Mahkemenin incelediği başvurularda 10 binden fazla ihlal kararı verdiğini, ihlal kararlarının temel hak ve özgürlüklere dağılımına bakıldığında ilk üç sırada adil yargılanma hakkı (%54), mülkiyet hakkı (%26,7) ve ifade özgürlüğü (%5,7) olduğunu kaydetti.

-İfade Özgürlüğü-

Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin ihlal bulduğu başvurular arasında ifade özgürlüğü şikâyetlerinin önemli bir yeri olduğuna dikkat çekti. Düşünce ve onu açıklama özgürlüğünün toplumsal, siyasal ve hukuksal tartışmaların değişmez konusu olduğunu belirten Başkan Arslan şöyle devam etti:

“İfade edilene katılmak zorunda değiliz ama katlanmak zorundayız. Söyleneni hoş bulmayabiliriz ama söyleyeni hoş görmek ve ona cömertçe tahammül göstermek durumundayız. İfade özgürlüğünün alanı geniştir. Özellikle bu özgürlükte esas olan, serbestlik; istisna olan, sınırlamadır. Bu bağlamda kural olarak şiddet ve terörü teşvik, nefret söylemi, tehdit ve hakaret dışında her türlü ifadenin hukuk düzenince korunması gerekir.

“İfade Özgürlüğünün Önündeki En Büyük Tehditlerden Biri Terördür”

İfade özgürlüğünün sınırlanmasının nedenlerinin başında gelen terörün ifade özgürlüğünün önündeki en büyük tehditlerden biri olduğunu kaydeden Başkan Arslan, terörle mücadelenin hukuk içinde sürdürülmesinin de anayasal bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti.

Başkan Arslan, terörle mücadele tarihinde demokratik devletlerin zaman zaman tuzağa düştüklerini ve hukuku bir kenara bırakarak terörle mücadele etme zorunluluğundan bahsettiklerini hatırlatarak “Aslında bu tam da teröristlerin istediği şeydir. Hukuku ayak bağı olarak gören bir anlayış ve uygulamanın verilen haklı mücadeleye gölge düşürebileceği ve uzun vadede ağır maliyetlere yol açabileceği bilinmektedir.” ifadesini kullandı.

İfade özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasinin de olmayacağını belirten Başkan Arslan, yargı kararlarının eleştirilmesinin de ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurguladı.

Yargı kararlarının, özellikle Anayasa Mahkemesi kararlarının kutsal metinler olmadığını kaydeden Başkan Arslan “Eleştirilebilir, dahası eleştirilmelidir. Bundan en fazla kurumsal olarak kararları eleştirilen yargı kurumu faydalanır. Nitekim Anayasa Mahkemesi bu amaçla yıllardır kararlarımızın tartışıldığı ve eleştirildiği sempozyumlar düzenlemekte, sunulan bildirileri Anayasa Yargısı dergisinde yayımlamaktadır.” ifadesini kullandı.

-Eleştirilerin Faydalı Olabilmesi İçin Asgari İki Husus-

Yargı kararlarına yönelik eleştirilerin faydalı olabilmesi için asgari iki hususun önemine dikkat çeken Başkan Arslan bu hususları şöyle anlattı: 

“Birincisi herhangi bir metni eleştirmek için öncelikle onu okuyup anlamak gerekir. Bu, yargı kararları için de geçerlidir. Daha kararın gerekçesi bile yayımlanmadan tamamen varsayımlar üzerinden yapılan veya yayımlandıktan sonra okunmadan yöneltilen eleştiriler kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve yönlendirme sonucunu doğurmaktadır. Kararlara yönelik bazı eleştirilerden görüyoruz ki kararlarımız okunmadan, bazen de okunduğu hâlde yeterince anlaşılmadan eleştirilmektedir. Hâlbuki sağlıklı bir eleştiri, okumayı ve okunanı doğru anlamayı gerektirmektedir. Aksi takdirde kararda söylenmeyenler, söylenmiş gibi gösterilebilmektedir.

İkinci olarak eleştirinin eleştirilenler bakımından etkili ve faydalı olabilmesi büyük ölçüde kullanılan üsluba bağlıdır. Çoğu kez ‘nasıl’ söylediğiniz, ‘ne’ söylediğinizin önüne geçer. Hiç şüphesiz üslup ya da ifade tarzı da ifade özgürlüğünün güvencesi altındadır. Elbette herkes dilediği üslubu tercih etmekte serbesttir. Ancak yargı kararından ziyade kararı verenlere odaklanan ve eleştiri ötesine geçen ifadelerin fayda getirmeyeceği zira eleştiriyi mecrasından uzaklaştıracağı açıktır.”

“Anayasa Mahkemesine Katkı Yapmak İstiyorsanız Kararlarımızı Eleştirin”

Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin, Anayasa’nın ve kanunların kendisine verdiği görev ve yetkiler kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan demokratik hukuk devleti niteliğini korumaya çalıştığını, görevini en iyi şekilde yerine getirmek için de çaba gösterdiğini belirtti.  Başkan Arslan “Buradan kamuoyuna bir çağrıda bulunmak istiyorum. Anayasa Mahkemesine katkı yapmak istiyorsanız lütfen kararlarımızı eleştirin. Eleştirileri gerçekten dikkate alıyor ve değerlendiriyoruz.” ifadesini kullandı.

- Sempozyum Oturumları-

Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Doç. Dr. İbrahim Şahbaz’ın yönettiği “İnternete Erişim ve İfade Özgürlüğü” konulu ilk oturumda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu İnternet Daire Başkanı Bahadır Aziz Sakin “Temel Hakların Korunması Bağlamında İnternet Aktörlerinin Sorumlulukları”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Bedii Kaya “İnsan Hakları Ekseninde İnternetin Kontrolü ve Hukuki Sorumluluk Rejimi”, Anayasa Mahkemesi Raportörü Ceren Sedef Eren “İnternete Erişimin Engellenmesi Uygulaması Hakkında Anayasa Mahkemesi İçtihadı” başlıklı tebliğ sundu.

“İnternet ve Kişisel Verilerin Korunması” konulu ikinci oturumun başkanlığını Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Üyesi Doç. Dr. Selami Demirkol yaptı. Oturumda, Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve Uygulaması”, Türk Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Serdar Çekin “Veri Temelli Ekonomi Çağında Bir Temel Hak Olarak Kişisel Verilerin Korunması”, Anayasa Mahkemesi Raportörü Özgür Duman “Kişisel Verilerin Korunmasını İsteme Hakkına İlişkin Anayasal Güvence ve İlkeler” başlıklı sunum yaptı. Oturumların ardından katılımcılar, izleyenlerin sorularını yanıtladı.

- Kapanış Konuşması ve Plaket Takdimi-

Sempozyumun kapanış konuşmasını Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Kadir Özkaya yaptı.

Başkanvekili Özkaya, Covid-19 önlemleri çerçevesinde sınırlı katılımcı ile gerçekleştirilen sempozyumun Anayasa Mahkemesinin resmî sitesinden ve sosyal medya hesabından canlı yayınlanarak tüm vatandaşların erişimine açıldığını belirtti.

Programda sunulan tebliğlerin Anayasa Yargısı dergisinde de yayımlanacağını kaydeden Başkanvekili Özkaya, oturum başkanlarına ve tüm katılımcılara katkılarından dolayı teşekkür etti.

Programın sonunda Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan oturum başkanlarına ve sunum yapan katılımcılara plaket verdi.