Paylaş | 13 Ekim 2023
Bireysel başvurunun kabulünün 11. yılı nedeniyle “Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun 11. Yıldönümü Uluslararası Konferansı” düzenlendi.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu'nda düzenlenen konferansın açış konuşmalarını Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkan Yardımcısı Pınar Başpınar, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan yaptı.
Konuşmasında bireysel başvuru ile anayasa yargısının temel hak ve özgürlükleri koruma işlevinin daha belirgin ve görünür hâle geldiğini belirten Başkan Arslan, bireysel başvurunun 11 yıllık uygulamasının toplumsal ve hukuksal düzeyde önemli değişiklikleri beraberinde getirdiğini ifade etti.
“Bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesini değiştirmiştir.”
Başkan Arslan, bireysel başvuruya ilişkin olarak “Anayasa Mahkemesi, yasama ve yürütmenin yanında yargı organlarının kararlarını da temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal hükümlere uygunluk bakımından denetleyen, böylece Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesini bir bütün olarak hayata geçirmeye çalışan bir kuruma dönüşmüştür.” ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın üstünlüğünü sağlama, temel hak ve özgürlükleri koruma görevini yerine getirirken hak eksenli bir yaklaşımı benimsediğini dile getiren Başkan Arslan, bireysel başvuruya hâkim olan hak eksenli yaklaşımın norm denetimine de sirayet ettiğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bireysel başvurunun norm denetimine etkisinin özellikle iki alanda somutlaştığını söyleyebiliriz. Birincisi, temel hak ve özgürlükleri koruyan ve sınırlandıran anayasal hükümler bireysel başvuruda somut şikâyetler bağlamında tabir yerindeyse ete kemiğe büründürülmüş ve norm denetimi alanına aktarılmıştır. Böylece anayasal hükümlerin her iki alanda da senkronize şekilde yorumlanması ve uygulanması sağlanmıştır.
Bireysel başvurunun norm denetimine ikinci etkisi ise kanunilik temelinde bulunan ihlallerin bir süre sonra iptal kararlarıyla sonuçlanmasında karşımıza çıkmaktadır. Gerçekten bireysel başvuruda hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve madencilik faaliyetlerinin neden olduğu zararların tazmin edilememesi gibi birçok konuda verilen ihlal kararları, ihlale neden olan kanun hükümlerinin somut norm denetimi yoluyla aynı gerekçelerle iptal edilmesi sonucunu doğurmuştur.”
“Bireysel başvuru, bütün hukuk sistemini etkilemiştir.”
Bireysel başvurunun sadece anayasa yargısını değil bütün bir hukuk sistemini derinden etkilediğini belirten Başkan Arslan “Hukukun anayasallaşması olarak yaşanan bu gelişme esasen yargı kararlarının temel hak ve özgürlükler yönünden denetlenmesinin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bireysel başvuruyla birlikte ceza hukukundan ticaret hukukuna bütün alanlarda temel hak ve özgürlüklere dair anayasal hükümler çok daha fazla kullanılmaya ve yorumlanmaya başlamıştır.” ifadelerini kullandı.
Başkan Arslan konuşmasının devamında Anayasa’nın üstünlüğünün ve bağlayıcılığının bir gereği olan Anayasa’ya uygun yorumun önemini vurguladı ve Anayasa’nın kâğıt üzerinde kalan bir metin değil yaşayan, hukuk sistemini yönlendiren, her türlü kamusal tasarrufta gözetilmesi gereken hukuki bir belge olduğuna dikkati çekti.
“Anayasanın metni statik, yorumu ise dinamiktir.”
Anayasaların tüm ihtimalleri ve gelişmeleri tüketici şekilde kapsayan metinler olmadığını dile getiren Başkan Arslan, mahkemelerin anayasal hükümleri farklı şekillerde yorumlayabildiklerini ifade ederek “ Bu bağlamda bireysel başvurunun uygulanması sürecinde Anayasa Mahkemesinin görevlerinden biri de anayasal hükümlerin yorumunda yeknesaklığın sağlanması suretiyle hukuk güvenliğinin temin edilmesi olarak ortaya çıkmıştır. Kuşkusuz diğer anayasal organlar gibi mahkemeler de önlerindeki uyuşmazlıkları karara bağlarken anayasal kuralları yorumlama yetkisine sahiptir.” dedi.
Bireysel başvurunun sağladığı en önemli kazanımlardan birinin Anayasa’nın insanımızın hayatına girmesi olduğunu belirten Başkan Arslan, bu durumu anayasanın toplumsallaşması olarak nitelendirdi. Bireysel başvurudan sonra Anayasa’nın hemen herkesin ilgisini çekmeye başladığını ve tüm bireylerin hayatına dâhil olduğunu ifade eden Arslan “Bu gelişme, bir yandan toplumun hak arama bilincinin güçlenmesini diğer yandan da Anayasa Mahkemesinin toplumun ve insanımızın hayatına dokunan bir mahkemeye dönüşmesini beraberinde getirmiştir.” şeklinde sözlerine devam etti.
“Bireysel başvurudaki 11 yıllık tecrübe bir başarı hikâyesidir.”
11 yıldır toplumun her kesiminden bireylerin Anayasa Mahkemesine başvurduğuna değinen Başkan Arslan, hak ihlali olduğuna hükmedilen bireysel başvuru kararlarından örnekler verdi. On binlerce başvurada Anayasa Mahkemesinin hak ihlali bularak başvurucuların mağduriyetlerini giderecek kararlar verdiğini ve bu kararlar sonucunda, haksız yere işinden edilen işçiden tarlasına kamulaştırmasız el atılan çiftçiye, yazdığı yazıdan dolayı yaptırıma maruz kalan yerel gazeteciden gösteriye katılması nedeniyle okuldan uzaklaştırılan öğrenciye hemen herkesin anayasal güvencelerden fiilen yararlandığını hatırlattı.
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin gerek karşı karşıya kaldığı yoğun iş yükünün yönetilebilir düzeyde tutulması amacıyla kurduğu sistemin etkili ve verimli bir şekilde işletilmesi, gerekse hak eksenli yaklaşımın tutarlı ve istikrarlı bir biçimde uygulanması yönünde fedakârca çalışmaya devam etmekte olduğunu vurguladı ve “Bireysel başvurunun etkili bir şekilde yoluna devam etmesi onun olağan bir kanun yolu olmadığının, tersine ikincil nitelikte bir hak arama yolu olduğunun kabul edilmesine bağlıdır. Gerçekten de bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi ne hak ihlali iddialarını doğrudan ve ilk elden inceleyen bir mahkeme, ne de bir temyiz merciidir.” dedi.
İş yükünün azaltılmasının ihlal kararlarının gereğinin yerine getirilmesine bağlı olduğunu vurgulayan Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin verdiği bir ihlal kararından sonra, ihlalin kaynağına göre yasama, idare veya mahkemelerin bir yandan somut ihlali ortadan kaldırmaya diğer yandan da benzeri yeni ihlallerin engellenmesine yönelik tedbirler almasının hayati derecede önemli olduğunu belirtti.
Başkan Arslan konuşmasının sonunda konferansın başarılı ve verimli geçmesini temenni ettiğini ifade ederek organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür etti.
-Konferans Oturumları-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Ulusal Yargıcı Saadet Yüksel’in yönettiği “Bireysel Başvuru Kararlarının İkincilliği” konulu ilk oturumda Radboud Üniversitesi Öğretim Üyesi Lize Glas, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğretim Üyesi Ufuk Ramazan Çakmak ve Anayasa Mahkemesi Bölümler Başraportörü Özgür Duman sunum yaptı.
“Bireysel Başvuru Kararlarının Objektif Etkisi” konulu ikinci oturumun başkanlığını Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Kadir Özkaya yaptı. Oturumda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi San Marino Ulusal Yargıcı Gilberto Felici, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Nihat Bulut ve Tampere Üniversitesi Öğretim Üyesi Jukka Viljanen sunum yaptı.
Oturumların ardından katılımcılar, soruları yanıtladı.
-Kapanış Konuşması-
Konferansın kapanış konuşmasını Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan yaptı.
Başkan Arslan'ın konuşma metnine ulaşmak için tıklayınız.