17.2.2022

BB 22/22

Basın Açıklamasına Katılımdan Dolayı Uygulanan İdari Para Cezası Nedeniyle Suç ve Cezaların Kanuniliği İlkesi ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edilmesi

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 28/12/2021 tarihinde, Sadık Türk ve Mehmet Şerif Özdemir (B. No: 2018/21459) başvurusunda, Anayasa’nın 38. maddesinde güvence altına alınan suç ve cezaların kanuniliği ilkesi ile Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. 

Olaylar

Başvurucular 16/4/2017 tarihinde yapılacak halkoylamasından on bir gün önce bir eğitim sendikası tarafından düzenlenen "Başkanlığa Hayır" konulu basın açıklamasına katılmıştır. Kolluk tutanaklarında basın açıklamasının yapıldığı esnada başvurucuların üzerinde sendika yeleklerin bulunduğu, anılan halkoylamasına karşı bildirileri vatandaşlara dağıttıkları ve bu çerçevede çeşitli sloganlar attıkları belirtilmiştir. Yine tutanaklara göre basın açıklaması 15.20-15.45 saatleri arasında gerçekleştirilmiştir.

Başvurucular hakkında sair propaganda eyleminde bulundukları gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 156. maddesi yollamasıyla 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca idari para cezası uygulanmıştır. Başvurucuların söz konusu idari para cezalarına ayrı ayrı itirazları ilgili Sulh Ceza Hâkimlikleri (Hâkimlikler) tarafından reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucular, "Başkanlığa Hayır" konulu bir basın açıklamasına katılmaları nedeniyle haklarında idari para cezası uygulanmasının, suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

1. Suç ve Cezaların Kanuniliği İlkesinin İhlali İddiası Yönünden

Türk seçim hukukunda seçim propaganda sürecinin esasları 298 sayılı Kanun’un 49. ve 66. maddeleri arasında detaylı bir biçimde sayılmıştır. Seçim propagandasının hangi zaman diliminde ve nerelerde yapılacağı Kanun'un 298 sayılı Kanun’un 49. maddesinde düzenlenmiştir. Seçim sürecinde iki tür propaganda faaliyeti söz konusudur. İlki seçim başlangıç tarihinden oy verme gününden önceki gün saat 18.00’e kadar olan genel propaganda faaliyetlerini, ikincisi ise oy verme gününden önceki onuncu günün sabahından oy verme gününden önceki gün saat 18.00'e kadar olan özel propaganda faaliyetlerini oluşturmaktadır.

Bu kapsamda seçimin başlangıç tarihinden seçimden önceki onuncu güne kadar olan süreçteki genel propaganda faaliyetlerine 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümleri uygulanacakken seçimden önceki onuncu günün sabahından başlayan ve seçimden önceki gün saat 18.00'e kadar gerçekleştirilen özel propaganda faaliyetlerine 298 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.

Yargıtay bu konuda verdiği kararlarda propaganda süresi hakkında değerlendirme yapmıştır. Söz konusu kararlarda yüksek mahkeme, seçim yasaklarının seçim gününden on gün önce başladığını ve seçim gününden önceki on gün içinde gerçekleştirilmeyen propaganda eylemlerinin 298 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir.

Somut olayda, başvurucular hakkında uygulanan idari yaptırım kararında yalnızca kolluk tutanaklarında yer aldığı şekliyle olaya değinilmiş ve ardından başvurucuların eyleminin 298 sayılı Kanun'un 156. maddesi kapsamında kaldığı belirtilerek haklarında idari para cezası uygulanmıştır. İtirazları inceleyen hâkimlik kararları incelendiğinde yine aynı şekilde salt eylemden ve ilgili kanun maddelerinden bahsedilerek verilen idari yaptırım kararlarının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.

Somut olayda Başsavcılık ve derece mahkemelerince kanunun uygulanmasında hataya düşülerek açıkça kanun kapsamına girmeyen bir eylem nedeniyle başvurucular idari para cezasıyla cezalandırılmıştır. Üstelik sırf on günlük süre dışında yapılan propagandalara ilişkin olarak da müdahaleye cevaz verecek kanuni bir düzenlemeyi ne Başsavcılık ne de derece mahkemeleri gösterebilmiştir. 298 sayılı Kanun'un 49. ve devamı maddeleri ile 156. maddesinde düzenlenen kabahatin somut olayda gerçekleşen basın açıklamasını kapsamadığının açık olduğu, derece mahkemelerinin söz konusu basın açıklamasını bu madde kapsamında değerlendirmesinin Kanun'un amacıyla çelişen bir yorum olduğu açıktır. Ortaya çıkan bu sonuç Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suç ve cezaların kanuniliği ilkesi ile bağdaşmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

2. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiği İddiası Yönünden

Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının kanunla mümkün olduğu belirtilmektedir. Diğer yandan kamu otoritesinin ve bunun bir sonucu olan ceza verme yetkisinin keyfî ve hukuk dışı amaçlarla kullanılmasının önlenebilmesi, kanunilik ilkesinin katı bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olabilir. Bu doğrultuda kamu otoritesini temsil eden yargı erklerinin bu ilkeye saygılı hareket etmeleri, ceza hukukunu uygulamakla görevli yargı organının da kanunlarda belirlenen suç ve cezaların kapsamını yorum yoluyla genişletmemesi gerekir.

Bu kapsamda somut olayda başvurucular tarafından seçimlerden on bir gün önce gerçekleştirilen bir basın açıklamasına 298 sayılı Kanun'a dayanılarak müdahale edildiği anlaşılmıştır. Oysaki özel propaganda faaliyetleri için öngörülen düzenlemeye dayanan müdahalenin toplantı hakkı yönünden kanuni bir dayanağının bulunduğundan söz edilemez. Bu kapsamda suç ve cezaların kanuniliği ilkesi başlığı altında yapılan değerlendirmelerden ayrılmayı gerektirir bir yön bulunmamaktadır. Sonuç olarak başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin kanunla öngörülmediği kanaatine ulaşılmıştır. 

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.