12.12.2018

BB 75/18

Başka Bir Yerde Görevlendirme Nedeniyle Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edilmesi

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 11/10/2018 tarihinde, Nurbani Fikri (B. No: 2014/2502) başvurusunda Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu,  devlet memuru statüsünde bir kamu kurumunun bölge müdürlüğünde çalışırken aynı müdürlüğe bağlı liman başkanlığında geçici olarak görevlendirilmiştir. Başvurucu, annesinin sağlık sorunlarını öne sürerek üç kez görev yerine dönmeyi talep etmiştir. Liman başkanlığında belli bir süre çalışan başvurucunun geçici görevlendirilmesi bu başvurulardan sonra iptal edilmiştir.

Görev yerine dönen başvurucu amiriyle aralarında yaşanan bir olay nedeniyle ikaz almıştır. Bu olaydan bir gün sonra başvurucu yeniden aynı liman başkanlığında görevlendirilmiştir. Başvurucunun, görevlendirmenin iptali için açtığı dava yerel mahkemede kabul edilmiş ve işlem iptal edilmiştir. Yargılama devam ederken başvurucunun annesi vefat etmiştir. İdarenin temyizi üzerine Danıştay hükmün bozulmasına karar vermiştir. Mahkeme bozma kararına uymuş, karar düzeltme ve temyiz talebi de reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

Diğer taraftan başvurucu, ikinci kez liman başkanlığında görevlendirilmesi üzerine İdare aleyhine tam yargı davası açmış ve lehine 1.000 TL tazminata hükmedilmiştir. İdarenin temyiz başvurusu reddedilerek karar kesinleşmiştir.

İddialar

Başvurucu, görevlendirme işlemi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Kamu görevlilerinin atanması veya nakil işlemlerinde gözetilen kamusal yarar ile bireyin aile hayatına saygı hakkından yararlanmasındaki bireysel çıkar arasında makul bir dengenin kurulması gerekir. Söz konusu dengenin sağlanamaması durumunda aile hayatına saygı hakkının zedeleneceği gözden kaçırılmamalıdır.

Kamu görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesinde takdir yetkisi kullanılırken Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülükler de dikkate alınmalıdır.

Başvurucunun hasta ve bakıma muhtaç annesine bakabilmesinin kolaylaştırılması için hukuki ve fiili engellerin ortadan kaldırılması, aile hayatına saygı hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerin bir gereğidir. Bu yükümlülük başvurucunun görev yerinin hiçbir koşulda değiştirilemeyeceği anlamına gelmemektedir.

Bu noktada idare tarafından ortaya konulan gerekçeler ve derece mahkemelerinin değerlendirmeleri önemlidir. Derece mahkemelerinin kararlarında bireye düşen fedakârlığın ağırlığının göz önünde bulundurulması ve kamu yararının gerekleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir dengenin kurulup kurulmadığının belirlenmesi gerekir.

Başvurucunun görev yerinin değiştirilmesinin gerekçelerinden biri amirine karşı devlet memuruna yakışmayan tutum ve davranışlarda bulunduğu iddiasıdır. Görevlendirme işlemine karşı açılan iptal davası, derece mahkemesince reddedilmiştir. Başvurucunun annesinin sağlığıyla ilgili mazeretine rağmen başka bir yerde görevlendirilmesine ilişkin işlem, iptal davasında hukuka uygun kabul edilirken tam yargı davasında ise hukuka aykırı bulunmuştur. Ancak iptal davasına bakan derece mahkemesince başvurucunun annesinin sağlık mazeretine yönelik olarak hiçbir değerlendirme ve açıklamada bulunulmadığı, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiaları hakkında yeterli gerekçe ortaya konulmadığı anlaşılmıştır.

Bunun yanında başvurucunun iptal davasına ilişkin yargılama sürecinde tam yargı davasının lehine sonuçlandığını bildirmesine rağmen derece mahkemesinin karar gerekçesinde bu hususa yönelik hiç bir değerlendirme yapılmamıştır.

Derece mahkemesi karar gerekçesinin, görevlendirme işlemiyle güdülen kamu yararı meşru amacı ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında adil denge kurulmasına yönelik yeterli unsurlara sahip olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin kamu makamlarınca yerine getirilmediği sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan başvurucuya ödenmiş olan tazminat miktarının, başvurucunun annesine olan bakım yükümlülüğünü yerine getirememesi nedeniyle duyduğu elem ve ıstırabı gidermede yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ve başvurucuya tazminat ödenmesine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.