5.10.2021

BB 75/21

Canlı Bomba Saldırısı Önlenemediği İçin Görevi İhmal Eden Kamu Görevlisi Hakkında Adli Para Cezasına Hükmedilmesi Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddianın Kabul Edilemez Olduğu

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 8/6/2021 tarihinde, Ali Sadet ve Diğerleri (B. No: 2018/6838) başvurusunda, yaşam haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Olaylar  

Bir terör örgütünün gençlik yapılanmasının üyeleri olduğu iddia edilen bazı kişiler Suriye sınırları içinde bulunan bir şehri yeniden inşa edecekleri savıyla bulundukları şehirlerden Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine doğru hareket etmiştir. Sözü edilen kişiler Suruç Belediyesine ait Kültür Merkezi’nin bahçesinde toplanmış ve basın açıklaması yapılırken üzerindeki patlayıcı maddeleri patlatan bir kişi pek çok kişinin ölümüne, birçok kişinin de yaralanmasına neden olmuştur.   

Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı saldırının DEAŞ terör örgütünün emir ve talimatları doğrultusunda Ş.A.A. tarafından gerçekleştirildiği, olaya dahlinin olduğuna dair şüphelerin bulunduğu iddiasıyla Y.Ş., D.B. ve İ.B. hakkında bir iddianame düzenlemiştir. İddianame Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiş, yargılama henüz sonuçlandırılmamıştır. 

İçişleri Bakanlığınca görevlendirilen müfettişlerce hazırlanan ön inceleme raporunda, Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğünün “Takviye Kuvvet” konulu yazısına ve Suruç Sulh Ceza Hâkimliğince verilen önleme kararına işaret edilerek Kültür Merkezi önünde ve çevresinde toplanan gruba yönelik dışarıdan gelmesi muhtemel saldırılara karşı her türlü patlayıcı madde veya eşyanın tespiti amacıyla kişilerin üstlerinde ve eşyalarında önleme araması yaptırılmadığı, böylece yeterli güvenlik tedbirlerinin alınmadığı gerekçesiyle A.Ç. ve M.Y. hakkında soruşturma izni verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Şanlıurfa Valisi ön inceleme raporundaki tespit ve değerlendirmelere istinaden M.Y. hakkında soruşturma izni vermiş, A.Ç. hakkında ise soruşturma izni vermemiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı, yeterli güvenlik tedbirini almadığı gerekçesi ve görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla M.Y. hakkında Suruç Asliye Ceza Mahkemesi (Ceza Mahkemesi) nezdinde kamu davası açmıştır. Yaptığı yargılama sonunda sanığın neticeten 8 ay 10 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar veren Ceza Mahkemesi, sanığın kabul etmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasını geri bırakmamış ve hapis cezasını sonuç olarak 7.500 TL adli para cezasına çevirmiştir. İstinaf başvurusu, Bölge Adliye Mahkemesince esastan kesin olarak reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucular, kamu makamları tarafından önceden bilindiği iddia edilen canlı bomba saldırısının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmaması ve önleme araması kararına rağmen olayın meydana geldiği yerde önleme araması yaptırmadığı için görevini ihmal ettiği derece mahkemesi kararlarıyla sabit olan kamu görevlisi hakkında adli para cezasına hükmedilmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.   

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucuların şikâyetlerini desteklemek için somut herhangi bir kanıt ortaya koymadan güvenlik güçlerinin DEAŞ üyelerine yönelik sistemli bir ihmalkârlık içinde olduğunu soyut bir biçimde ileri sürüp genel ağda yayımlanmış birkaç habere gönderme yaptıkları görülmektedir.

Bahis konusu haberlerde kamu makamlarının olay günü basın açıklamasına katılan kişilere saldırı yapılacağını önceden bildiklerine, buna rağmen Kültür Merkezi içinde ve çevresinde önleme aramasını da kapsayacak şekilde gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığına ilişkin bir bilgi yoktur. Bunun yanında güvenlik güçlerince aranan Ş.A.A.nın saldırı öncesinde nerede saklandığının kamu makamlarınca bilindiğine, buna karşın Ş.A.A. hakkında hiçbir işlem yapılmadığına dair bir malumat da bulunmamaktadır.

Olay tarihinde gerçekleşen saldırıya yönelik herhangi bir istihbarat bilgisine istinat etmeyen “Takviye Kuvvet” yazısındaki tedbirlerin gerekçesi, bir terör örgütünün yapısı içerisinde faaliyet gösteren grupların Suruç'a giderek buradan sınır ihlali yapmak suretiyle Suriye'ye geçmeye çalışacak olmalarıdır. Ayrıca Suruç Sulh Ceza Hâkimliğinin verdiği önleme araması kararı somut hiçbir yaşamsal tehdide dayanmamaktadır.

Başvurucuların da iddia ettiği gibi Ş.A.A. “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak güvenlik güçlerince aranmaktadır. Bu aranmanın sebebi anılan kişinin herhangi bir zaman dilimi içinde olayın gerçekleştiği bölgede ve/veya olay günü toplanan kişilere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden veya bu yönde bir talimat vereceğinden şüphelenilmesi değil Ş.A.A.nın  radikal gruplarla terör örgütü kamplarına katılmak için yasa dışı yollardan yurt dışına çıkabilecek olmasıdır. Bu durumda Ş.A.A.nın başvurucuların yakınlarının yaşamı için açık ve yakın bir tehdit teşkil ettiği ve bu hususun  kamu makamlarınca bilindiği veya en azından bilinmesi gerektiği söylenemez.

Başvurucuların M.Y. hakkında yürütülen ceza yargılamasıyla ilgili tek şikâyetleri M.Y.nin hapis cezası yerine adli para cezasına mahkûm edilmiş olmasıdır. Yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın incelemesi sırasında yapılan değerlendirmeler dikkate alındığında M.Y.ye isnat edilen eylem, etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün ceza soruşturmasını gerektirdiği istisnai hâllerden değildir. Bu nedenle Ceza Mahkemesinin görevini ihmal ettiği sonucuna varmasına rağmen M.Y.yi adli para cezasına mahkûm etmesi yaşam hakkının usul boyutunun ihlaline neden olmamıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.  

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.