29.4.2025

BB 5/25

Davanın Sonucunu Etkileyebilecek Nitelikteki İtirazların Gerekçede Karşılanmadığı İddiasıyla Yapılan Başvuruya İlişkin Karar

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 21/11/2024 tarihinde, Sani Bayar (B. No: 2021/26642) başvurusunda Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Cumhuriyet başsavcılığı, hakkında başlattığı soruşturma kapsamında başvurucunun iletişiminin tespitine, dinlenmesine ve kayda alınmasına karar vermiş; soruşturma sonucunda başvurucunun cezalandırılması talebiyle iddianame düzenlemiştir. Yargılama sonucunda diğer sanıklar ile başvurucu arasında iletişimin dinlenmesi ile elde edilen görüşme kayıtlarına dayanılarak başvurucunun mağdurların bir kısmına yönelik nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal etme ve mala zarar verme suçlarından mahkûmiyetine hükmedilmiştir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu ile mağdurların bir kısmına yönelik nitelikli hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından ise başvurucunun beraatine karar verilmiştir. Başvurucunun temyiz ettiği mahkûmiyet kararı, Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir.

İddialar

Başvurucu, hukuka aykırı delillerin kullanılamayacağına yönelik ve kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki itirazlara gerekçede ayrı ve açık yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda mahkeme, iletişimin dinlenmesi ile elde edilen delilleri dikkate alarak suç işlemek için örgüt kurma suçundan beraatine karar verdiği başvurucunun nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal etme ve mala zarar verme suçlarından mahkûmiyetine karar vermiştir. Böylece iletişimin dinlenmesi yoluyla tespit edilen görüşmelerin bir kısmı hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarının sübutunda delil olarak kullanılmıştır.

Yargıtay, kararlarında telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin dinlenmesi sırasında katalog suçlar arasında yer almayan bir suça ilişkin olarak tesadüfen elde edilen kayıtların delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını belirtmiştir. Bu delillerin hukuka aykırı delil niteliği taşıdığını ve hükme esas alınamayacağını açıkça ifade eden Yargıtay, iletişimin dinlenmesi sırasında elde edilen delillerin katalog suçlar arasında sayılmayan bir suçun soruşturma ve kovuşturmasında kullanılmasının delil değerlendirilmesi yasaklarından biri olduğunu istikrarlı şekilde vurgulamıştır. Bununla birlikte başvuruya konu olayda iletişimin dinlenmesi yoluyla elde edilen deliller, elde edildiği tarihte 5271 sayılı Kanun'un 135. maddesinde sayılmayan suçlar yönünden mahkûmiyete esas alınmıştır.

Somut olayda başvurucu, iletişimin dinlenmesi yoluyla elde edilen delillerin hukuka aykırı delil mahiyetinde olduğunu ve bu delillerin hükme esas alınamayacağını belirterek kararı temyiz etmiştir. Başvurucunun katalog olmayan suçlara ilişkin tesadüfen elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğuna ve hükme esas alınamayacağına yönelik iddialarının davanın sonucuna etkili olabilecek esaslı iddia ve itirazlar olduğu açıktır. Buna rağmen temyiz kararında davanın sonucunu etkileyebilecek bu iddia ve itirazlara yönelik ayrı ve açık bir cevap verilmemiş, önceki içtihatta ulaşılan sonuçtan farklı bir sonuca hangi nedenle ulaşıldığına ilişkin bir açıklamada da bulunulmamıştır. Bu nedenle mahkemece karar sonucunu etkileyen iddia veya itirazların incelenip açıklığa kavuşturularak durumun gerekçeye yansıtılması yükümlülüğü yerine getirilmemiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.