20.3.2025

BB 4/25

Düzeltme ve Cevap Hakkı Kapsamında Yargı Kararıyla Yayımlatılan Metnin Köşe Yazısıyla İlgisiz ve Orantısız Olması Nedeniyle Yapılan Başvuruya İlişkin Karar

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 5/9/2024 tarihinde, Aydın Gelleci (B. No: 2018/18910) başvurusunda Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucunun yazı işleri müdürü olarak görev yaptığı gazetede yayımlanan köşe yazısına istinaden belediye başkanı (müşteki), başvurucuya bir düzeltme ve cevap metni göndermiş ancak başvurucu söz konusu metni hakaret içerdiği gerekçesiyle yayımlamayı kabul etmemiştir. Müşteki bu kez 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurarak düzeltme ve cevap metninin yayımlanmasını talep etmiş, Hâkimlik müştekinin düzeltme ve cevap metninin ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunda, aynı puntolarla yayımlanmasına karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara itirazı üzerine Hâkimlik başvurucunun itirazını reddederek dosyanın incelenmek üzere 2. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilmesine karar vermiş; 2. Sulh Ceza Hâkimliği ise itiraza konu kararda yanlışlık olmadığı ve düzeltilecek herhangi bir eksiklik bulunmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazını kesin olarak reddetmiştir.

İddialar

Başvurucu, yazı işleri müdürü olarak görev yaptığı gazetede yayımlanan köşe yazısına karşı düzeltme ve cevap talebinin mahkemece kabul edilmesi nedeniyle ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi, başvuruda öncelikle Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü ile Anayasa’nın 32. maddesinde güvence altına alınan düzeltme ve cevap hakkı arasında dengelemenin nasıl yapılacağı konusunda temel ilkeleri ve inceleme yöntemini belirlemiştir. Buna göre düzeltme ve cevap yoluna başvurulması hâlinde çatışan haklar arasında dengeleme yapılabilmesi için üç aşamalı testin somut olaya uygulanması gerekir. Hâkimliğin düzeltme ve cevap metninin yayımlanmasına yönelik verdiği kararın Anayasa'nın 32. maddesine uygun olabilmesi için ilk olarak söz konusu haberin kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması şartlarından en az birinin somut olayda bulunması ve bunun ilgili ve yeterli bir gerekçeyle kararda gösterilmesi gerekir. Kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması nedenine dayanıldığında ise şeref ve itibara yönelik müdahalenin belli bir ağırlık düzeyine ulaşmış olması/belli bir eşiği geçmesi gerekir. İkinci olarak düzeltme ve cevap metni haberin karşılığı olmalı (haber veya makalenin kapsamını aşmaması, metnin konusu ile kullanılan ifadeler arasında düşünsel bağlılık bulunması), suç unsuru içermemeli, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmamalıdır. Son olarak düzeltme ve cevap metninin uzunluğu ile yapılan yayımın uzunluğu orantılı olmalı, düzeltme ve cevap metninin uzunluğunun yapılan yayımın uzunluğunu bariz bir şekilde aşmasının orantılılık sorununa yol açacağı unutulmamalıdır.

Somut olayda başvurucunun sorumlu yazı işleri müdürü olduğu gazetede yayımlanan bir köşe yazısında belediye başkanının yürüttüğü görevle bağlantılı ilişkilerine dair hususların yer aldığı, bunun dışında kişiliğini veya özel hayatını hedef alan bir ifade ya da eleştiriye yer verilmediği, ayrıca şahsına yönelik subjektif bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.

Düzeltme ve cevap metninin yayımlanması kararı ile itirazın reddi kararı birlikte değerlendirildiğinde, Hâkimliğin şeref ve itibara yönelik müdahalenin düzeltme ve cevap metni yayımlatmayı gerektirecek ağırlıkta olduğunu ortaya koyarak çatışan menfaatleri dengelenmeye çalıştığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla düzeltme ve cevap talebinin kabul edilebilmesi için gerekli olan ilk koşulun Hâkimlik tarafından ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya konulamadığı söylenemez.

Öte yandan düzeltme ve cevap metninin içeriğinden, müştekinin köşe yazarının mesleki yeterliliğinden ziyade şahsını hedef aldığı, şahsına bir saldırı niteliğine dönüşen sözlerle kendisine yöneltilen eleştirilere cevap vermenin çok ötesine geçtiği anlaşılmıştır. Bununla birlikte Hâkimliğin gerekçeli kararında düzeltme ve cevap metninin teknik anlamda bir düzeltme ve cevaba karşılık gelip gelmediği, hangi kısımlarının haberde yer alan iddialara karşı verilmiş bir düzeltme ve cevap olduğu tartışılmamıştır.

Bir yayında bulunacak yazıları seçme hakkı olan editoryal takdir yetkisinin kural olarak yayıncının kendisinde olduğunu belirtmek gerekir. Bu bağlamda devletin pozitif yükümlülüğünün bir parçası olan düzeltme ve cevap hakkı bireylere düzeltme ve cevap yolu ile basına sınırsız bir şekilde müdahale hakkı tanımamaktadır.

Başvurucu, haberde yer alan iddiaların karşılığı olmayan ilgisiz içerikleri, başka bir ifadeyle teknik anlamda düzeltme ve cevap niteliği taşımayan unsurları yayımlamak zorunda bırakılmıştır. Basın özgürlüğüne böyle bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiğini kabul etmek mümkün olmamıştır. Dahası belediye başkanı ile ilgili açıklamaların köşe yazısının oldukça sınırlı bir bölümüne tekabül etmesi karşısında düzeltme ve cevap metninin bariz bir şekilde uzun olması nedeniyle basının editoryal özgürlüğüne yapılan müdahalenin orantılı olmadığı da açıktır. Bu sebeplerle gazeteci olan başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.