Bireysel Başvuru Basın Duyuruları

9.4.2019
BB 26/19
Eski Eser Niteliğinde Verilen Yapı Ruhsatının İptali Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edilmediği
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 6/3/2019 tarihinde, Fatma Nazlı Özkay (B. No: 2016/8023) başvurusunda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir. |
Olaylar
Başvurucu, restorasyon projesi Anıtlar Kurulu tarafından onaylanan davaya konu taşınmazı 2000 yılında satın almıştır. Başvurucu, inşaat ruhsatı konusunda yetkili kurum olan Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğünden gerekli belgeleri (2006-2007) temin etmiş ve inşaatı da on yıla yakın bir sürede tamamlamıştır.
Komşu taşınmazlardan birinin sahibi tarafından Büyükşehir Belediyesi ve Kültür Bakanlığı aleyhine adı geçen taşınmazın ruhsatının dayanağı olan Koruma Kurulu kararının iptali istemiyle 2007 yılında İdare Mahkemesinde dava açılmıştır. Mahkeme yerinde keşif yapmış ve teknik bilirkişi kurulundan rapor almıştır. Bu arada başvurucunun taşınmazın sahibi olarak davaya katılma isteği de kabul edilmiştir.
Mahkeme, Boğaziçi öngörünüm bölgesinde yer alan parsel üzerinde 1932 yılından önce bulunan fakat yangın sonucu kaybedilen binanın, eski hâline uygun şekilde yapılması amacıyla verilen inşaat ruhsatında ve bu ruhsatı onayan Kurul kararlarında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle 2010 yılında davanın reddine karar vermiştir.
Davacı tarafından temyiz edilen karar Danıştay tarafından 2011 yılında bozulmuştur. Mahkeme, bozma kararı doğrultusunda davaya konu idari işlemi iptal etmiştir. Davalı idareler ve başvurucu tarafından temyiz edilen karar 2014 yılında onanmıştır. Karar düzeltme talebi 2016 yılında reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.
İddialar
Başvurucu, taşınmazın korunması gerekli eski eser niteliği kapsamında verilen yapı ruhsatının yargı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Somut olayda başvurucunun şahsına ait arsa üzerinde yaptırdığı yapıya ait ruhsatın, ruhsat eklerinin, restitüsyon (yeniden tasarımlama) projesinin ve bu ruhsatın dayanağı Koruma Kurulu kararının yargı kararıyla iptal edilmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kuşkusuzdur. Bu noktada üzerinde durulması gereken müdahalenin ölçülü olup olmadığıdır.
Öncelikle başvurucunun aldığı ruhsatın iptal edildiği davaya müdahil sıfatıyla katılabildiği ve yargılama sırasında iddia ve itirazlarını etkin bir biçimde dile getirebilme imkânını bulabildiği gözden kaçırılmamalıdır. Diğer taraftan başvurucu söz konusu iddialarını derece mahkemeleri önünde de dile getirmiş, mahkemelerce söz konusu iddialar detaylı olarak incelenmiştir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesinin görevi, mülkiyet hakkının korunmasının gerekliklerinin yerine getirilip getirilmediğini belirlemektir.
Başvurucunun açtığı davada derece mahkemeleri, yıkılan söz konusu yapının yapım teknikleri ile mimari yönden yapıldığı dönemin özelliklerini taşıyıp taşımadığını belirleyen rölevesi ile kazı rölevesinin bulunmadığı gerekçesine dayanmışlardır. Bu durumda derece mahkemesince ortaya konulan gerekçelerin keyfî olmadığı anlaşılmaktadır.
Bunun yanında Boğaziçi alanında yer alan taşınmazlar yönünden genel imar kurallarından farklı düzenlemeler öngörülebilir. Buna göre başvuruya konu taşınmazın 2960 sayılı Kanun hükümleri kapsamında doğal ve tarihi önemi sebebiyle korunması gereken Boğaziçi alanında yer aldığı dikkate alındığında, bu alanın korunması yönünden kamu makamlarının belirli bir takdir yetkilerinin olduğu da kabul edilmelidir.
İlgili kanun ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde söz konusu yapının eski eser niteliğini taşıdığını gösterir gerekli belgelerin olmadığını bilebilecek durumda olan başvurucunun, yapı ruhsatı verilemeyeceğini veya verildiği takdirde iptal edilebileceğini öngörebileceği anlaşılmaktadır. Başvurucunun, inşaat ruhsatına ilişkin dava sürdüğü hâlde yapının inşasına devam etmesi de öngörülebilirlik bakımından gözden kaçırılmamalıdır.
Son olarak başvurucunun ruhsatının iptal edilmesinin, taşınmazın ilgili kanun dahilinde verilecek izinler çerçevesinde başka şekillerde kullanılması veya tasarrufu önünde bütünüyle olumsuz etkiye yol açtığı ortaya konulamamıştır. Ayrıca mağduriyetinin idareye güvenmekten kaynaklandığını ve bu nedenle zarar ettiğini ileri süren başvurucunun bunun tazmini için tam yargı davası açma hakkı da bulunmaktadır. Bu çerçevede varsa idarenin kusurundan kaynaklanan zararların giderimi yoluyla da müdahale ölçülü kılınabilir.
Tüm bu değerlendirmeler kapsamında; başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin, içerdiği kamu yararı ile karşılaştırıldığında başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin taşıdığı kamu yararı amacı arasında olması gereken adil denge bozulmadığı için müdahale ölçülüdür.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |