25.9.2018

BB 50/18

İnternetteki Habere Erişimin Engellenmesi Nedeniyle İfade ve Basın Özgürlüğünün İhlal Edilmesi

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 18/7/2018 tarihinde, Miyase İlknur ve Diğerleri (B. No: 2015/15242) başvurusunda Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu Oğuz Güven olayların meydana geldiği tarihte ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin internet sitesinin yayın yönetmeni; başvurucu gazeteci Miyase İlknur ise söz konusu internet sitesinde, içeriğine erişimin engellenmesi kararı verilen haberin yazarıdır.

Başvurucu Miyase İlknur tarafından hazırlanan haberde, bir büyükşehir belediyesine bağlı şirket tarafından inşaatı üstlenilen projede, bazı siyasetçiler ve bürokratların maliyeti fiyatına ev satın aldıkları öne sürülmüştür.

Haberde adı geçen vali, haberin gerçeği yansıtmadığı ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu iddiasıyla internet içeriğine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur. Sulh Ceza Hâkimliği haber içeriğine erişimin engellemesine karar vermiştir. Engelleme kararına itirazları reddedilen başvurucular bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucular, ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin internet sitesinde yer alan bir habere erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini öne sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

İçeriğine erişimi engellenen haber, kentsel dönüşüm politikasının amacı dışında yapıldığı öne sürülen bir proje kapsamında satışa çıkarılan konutların bazı bürokratlar ile siyasetçilere maliyeti fiyatına satıldığı iddiası ile ilgilidir.

Haber içeriğinde bu konutlardan satın alan kişiler arasında o dönem bir ilin valisi olan müşteki de gösterilmiştir. Haberde; müştekinin mülkiye başmüfettişiyken ilgili şirket hakkında soruşturma yapılmasına gerek olmadığı yönünde rapor hazırlamasıyla bu şirketin yaptığı konutlardan satın alması arasında bir bağ kurulmaya çalışılmıştır.

Söz konusu haberin kamu kaynaklarının kullanımı ile ilgili olduğu ve bilgilendirme değerinin yüksek olduğu tartışmasızdır. Haberde bir ilin valisi olan müşteki ile ilgili bazı iddiaların yayımlanmasının kamusal yararı yüksek bir tartışmaya katkı sunduğundan kuşku bulunmamaktadır. 

Müşteki; haberin gerçeği yansıtmadığını, haber nedeniyle şeref ve itibarının zedelendiğini ileri sürerek 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesine göre internet içeriğine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur. Talebi kabul eden Sulh Ceza Hâkimliği gerekçe olarak haberin masumiyet karinesi ve kişinin lekelenmeme hakkına aykırı olarak verilmiş olmasını göstermiştir. Kararda, kamuoyunun bilgilendirilmesi sınırının aşıldığı, haberin kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal edici nitelikte olduğu belirtilmiştir.

Çelişmesiz bir dava sonucunda yayın içeriğine erişimin engellenmesi kararı ancak hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkündür.

Somut olayda ilk derece mahkemesi, şeref ve itibara yapıldığı ileri sürülen saldırının çelişmeli bir yargılama yapılmadan, gecikmeksizin ve süratle bertaraf edilmesi ihtiyacını ortaya koyabilmiş değildir. Haber içeriklerinin incelenmesinden de ilgili kanuna göre içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını gerektirecek ağırlıkta bir durumun bulunmadığı görülmüştür.

Başvuruya konu benzer uyuşmazlıklar açısından, koşullara göre diğer ceza veya hukuk yollarının daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olduğu göz ardı edilmemelidir. Müşteki açacağı çelişmeli bir hukuk davasında içeriğe erişimin engellenmesi talebini ileri sürme imkânına her zaman sahiptir.

Sonuç olarak, başvurunun bütün koşulları göz önünde tutulduğunda 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca çelişmeli bir yargılama olmaksızın internete erişimin engellenmesi kararı verilmesi için gösterilen gerekçeler yeterli kabul edilemez.

Diğer taraftan somut olay bağlamında yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi ihlale yol açan yargılama sürecine muhatap olan başvurucuların bu sürede uğradığı bütün zararları gidermemektedir. Üstelik ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verilmekle birlikte başvurucuların muhatap olduğu yargısal süreç devam etmektedir. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle ve yeniden yargılama suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara tazminat ödenmesi gerekir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine, başvuruculara manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.