12.10.2016

BB 38/16

İşkence ve Kötü Muamele Yasağına İlişkin Z.C. Kararı Basın Duyurusu

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 11/5/2016 tarihinde Z.C. tarafından yapılan bireysel başvuruda (B. No: 2013/3262), Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağının usul yönünden ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu Z.C 16 yaşında iken 15-16/10/2011 tarihinde yirmi dört yaşındaki şüpheli A.L. ile düğün yapıp resmi evlilik olmaksızın birlikte yaşamaya başlamış, 4/6/2012 tarihinde fiilen ayrılmışlardır. Başvurucu 21/6/2012 tarihinde Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına şüpheli A.L. hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı, cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, hakaret, tehdit ve kasten yaralama eylemlerinden suç duyurusunda bulunmuş, Cumhuriyet Başsavcılığı A.L. hakkında soruşturma başlatmıştır.

Z.C ve babası A.C., A.L.nin baskı, taciz ve tehditle Z.C. ile birlikte yaşamaya başladığını, Z.C. ile zorla birlikte olduğunu, sözlü ve fiziki olarak defalarca şiddet uyguladığını, bu durumu öğrenince Z.C.yi ailesinin yanına aldığını, A.L.den şikayetçi olduklarını beyan etmişlerdir. Sosyal hizmet uzmanı tarafından hazırlanan 6/7/2012 tarihli adli görüşme değerlendirme raporunda; Z.C.nin psikolojik durumunun iyi olmadığı, bu nedenle çocuk psikiyatri kliniğinde tedavi görmesinin uygun olacağı belirtilmiştir. Şüpheli A.L. Cumhuriyet Savcılığındaki beyanında, Z.C. ile ailelerin rızasıyla düğün yaptıklarını, yaşı küçük olduğu için resmi nikâhı yapamadıklarını, evlendikten sonra rızasıyla cinsel ilişkiye girdiğini, atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiş ve Z.C. kendisini aldattığı için ailesinin evine gönderdiğini iddia ederek düğün fotoğraflarını ve Z.C.nin aldattığına kanıt olarak telefonundaki mesajları göstermiştir. Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından 4/7/2012 tarihinde düzenlenen raporda, başvurucuda uygulandığını iddia ettiği şiddet ve cinsel ilişki hikayesine uygun bulgu olduğu, ruh sağlığına etkisi açısından çocuk psikiyatrisi değerlendirmesinin uygun olacağı kanaati bildirilmiştir.

Yapılan soruşturma sonucunda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 26/7/2012 tarihinde mağdurun kendi beyanında da belirttiği gibi rızası ile cinsel ilişkiye girdiği, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun şikayete tabi olduğu ve TCK 'nın 73/1 maddesi uyarınca şikayet hakkının 6 ay içinde kullanılması gerektiği, oysa mağdurun 1 yıldan fazla bir süre sonra şikayetçi olduğunun anlaşıldığı, tehdit ve hakaret suçlarının oluştuğuna dair soyut iddiadan başka yeterli ve inandırıcı delil bulunamadığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı yapılan itiraz, Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesinin 7/3/2012 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Ret kararı 17/4/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

Başvurucunun İddiaları

Başvurucu, şüpheli A.L.nin ailesini ve kendisini tehdit etmesi üzerine düğün yapıldığını, daha sonra A.L. ile birlikte yaşamak zorunda kaldığını, onun baskısı yüzünden okulundan ve çalıştığı iş yerinden ayrıldığını, bu süreçte şüphelinin beş altı defa ırzına geçtiğini, sürekli olarak kendisine hakaret ettiğini, soruşturmanın etkili yapılmadığını, şüpheliye gönderilen mesajların kendisine ait olmayan bir telefondan gönderildiğini ancak bu hususun araştırılmadığını, “şikâyetin süresi içinde yapılmadığı” iddiasına ilişkin olarak Adli Tıp Raporu’nda belirtilen “muayene tarihinden en az 7-10 gün önce cinsel ilişki olduğu” yönündeki tespitin dikkate alınmadığını, bu nedenle Anayasa’nın 17. ve 41. maddelerinde güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağı ve çocuk haklarına ilişkin düzenlemelerin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi bu iddia kapsamında özetle aşağıdaki değerlendirmeleri yapmıştır:

Kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamında Devletin her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularını belirleme ve gerekiyorsa cezalandırılmalarını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütme ödevi bulunmaktadır. “Reşit olmayanla cinsel ilişki” kapsamında değerlendirilen ve zincirleme şekilde gerçekleştirildiği ileri sürülen eylemlerde suç tarihinin ve dolayısıyla altı aylık şikâyet süresinin son cinsel ilişkinin meydana geldiği tarih olmasına ve başvurucunun birlikte yaşadıkları süreçte beş altı kez cinsel ilişkiye girdiklerini ileri sürmesine rağmen soruşturmada suç tarihinin tespiti için herhangi bir girişimde bulunulmaksızın hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde sadece düğün tarihi olan 15-16 Ekim'de eylemin rızayla gerçekleştiğinin kabul edilerek, bu tarihten sonraki eylemlerin de rızayla gerçekleştiği kabulüyle şikâyetin süresinde yapılmadığına karar verilmesi soruşturma makamlarının kötü muamele iddialarını ciddiyetle öğrenme çabası içinde olmadıkları ve dayanaktan yoksun sonuçlara vardıkları kanaatini uyandırmıştır.

Şikâyet dilekçesinde ve ifadesinde başvurucu, şüphelinin farklı tarihlerde kendisini darp ettiğini ileri sürmüş ancak bu iddialarla ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Başvurucunun soruşturmadaki diğer delillerle birlikte insan haysiyetiyle bağdaşmayan muameleye maruz kaldığına ilişkin savunulabilir iddiası bulunmasına rağmen bu iddiaların etkili şekilde soruşturulmadığı kanaatine ulaşılmıştır.

Sonuç olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul yönünden ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.