3.8.2018

BB 43/18

İşyerindeki Patlamalar Sonucu Meydana Gelen Ölüm Olayında Kamu Görevlileri Hakkında Soruşturma İzni Verilmemesinin Yaşam Hakkının İhlaline Sebep Olduğu İddiasının Kabul Edilemez Olduğu

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 12/6/2018 tarihinde, Abdulkadir Şimşek ve diğerleri (B. No: 2014/11868) başvurusunda yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Olaylar

Bir organize sanayi bölgesinde aynı gün iki ayrı işyerinde meydana gelen patlamalarda başvurucuların yakınlarının da aralarında bulunduğu yirmi kişi yaşamını yitirmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda patlamaların işyerlerinde kullanılan sanayi tüplerinden kaynaklandığı, içlerine daha önceden doğal gaz dolumu yapılmış tüplerin boşaltılarak oksijenle doldurulduğu ve patlamanın bu tüplerin içinde kalmış olan doğal gaz nedeniyle meydana geldiği tespit edilmiştir.

Başsavcılık, tüplerin satın alındığı şirket yetkilileri hakkındaki soruşturma ile olayda ihmalleri olduğu şüphesi bulunan kamu görevlileri hakkında yürütülecek soruşturmaların ayrı soruşturma usullerine tabi olmaları nedeniyle dosyaların tefrikine karar vermiştir.

Şirket yetkilileri ve personeli hakkında açılan kamu davası sonucu verilen mahkûmiyet kararı temyiz incelemesi aşamasındadır.

Cumhuriyet Başsavcılığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından konuyla ilgili EPDK yetkilileri hakkında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından denetim görevlileri hakkında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından Sanayi ve Ticaret İl Müdürü ile müdürlük görevlileri hakkında, Çevre ve Orman Bakanlığından denetim görevlileri hakkında soruşturma izni istemiş ancak anılan Bakanlıklar soruşturma izni vermemiştir.

Bunun üzerine Başsavcılık itiraz yoluna gidilmeksizin işlemden kaldırma kararı vermiştir. Başsavcılık ayrıca Organize Sanayi Bölgesi yöneticileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına hükmetmiş, başvurucuların itirazı Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucular, sanayi bölgesinde faaliyet gösteren iki ayrı işyerinde aynı gün meydana gelen patlamada ihmalleri bulunduğu ileri sürülen kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Kasten veya kötü muamele sonucu meydana gelen ölüm olaylarında Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bununla birlikte, yaşam hakkının veya vücut bütünlüğünün ihlaline kasten sebebiyet verilmediği durumlarda pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir.

Kamu görevlilerinin görevlerini devlet adına ifa etmeleri ve görevlerinin ifası ile ortaya çıkan birtakım durumlarla bağlantılı olarak sık sık şikâyet edilme ve soruşturma tehdidi altında olma riski ile karşı karşıya olmaları nedeniyle haklarında adli soruşturma yürütülmesinin belirli bir makamın iznine bağlanması, hukuk devletinde makul görülebilir.

Somut olayda başvurucular, yaşam hakkının kasten ihlal edildiğini ileri sürmemiş olup başvurucuların yakınlarının ölümüne kasten sebebiyet verildiği izlenimi de edinilmemiştir.

Ancak eylem kasıtlı olmasa dahi ölüm olayı kamu makamlarının muhakeme hatası, dikkatsizliği aşan bir kusuru sonucu meydana gelmiş ise mutlaka etkili bir ceza soruşturması yürütülmesi gerekecektir.

Yapılan incelemelerde firmanın, doğal gaz faaliyetinde bulunmak için lisansı bulunmamasına rağmen oksijen dolumu için üretilmiş tüplere doğal gaz dolumu yaptırdığı, daha sonra bu tüpleri boşaltarak içlerine oksijen gazı doldurduğu ve tüplerin içinde kalan doğal gaz nedeniyle patlamaların gerçekleştiği tespit edilmiştir.

Faaliyet alanına ve kurallara aykırı olarak tüplere doğal gaz dolumu yaptıran firma yetkilileri hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan yürütülen ve devam etmekte olan ceza davası ile başvurucuların idari yargıda açmış oldukları ve devam eden tam yargı davasının etkili olmadığı yönünde bir iddia ve veri bulunmamaktadır.

Patlama, tüplerdeki bir kusurdan meydana gelmemiş, iş sağlığı ve güvenliği yönünden anılan işyerlerinin denetimlerinin zamanında yapılmamış olması ile patlama arasında teknik olarak bağlantı kurulmamıştır.

Patlama sebebi de dikkate alınarak dosya bir bütün olarak incelendiğinde tehlikenin kamu görevlilerince öngörülebilir olduğu ve buna karşın alınabilecek önlemlerin alınmadığı sonucuna ulaşılamamaktadır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.