Bireysel Başvuru Basın Duyuruları

5.2.2019
BB 9/19
Kanuni Dayanak Gösterilmeden Koleksiyonculuk İzin Belgesinin İptali Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edilmesi
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 10/1/2019 tarihinde, Cevdet Timur (B. No: 2015/3742) başvurusunda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. |
Olaylar
Başvurucu, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğünce verilen izin belgesine istinaden 29/3/2005 tarihinden itibaren koleksiyonculuk faaliyetinde bulunmaya başlamıştır.
Ceza soruşturması sırasında kolluk görevlilerince 9/11/2005 tarihinde başka bir şahsın işyerinde yapılan arama sırasında başvurucunun sırt çantasında tasnif ve tescile tabi müzelik değerde kültür varlığı (31 adet sikke) tespit edilmiş, söz konusu sikkelerin başvurucunun envanter defterinde mevcut olmadığı belirlenmiştir. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda başvurucunun beraatine karar verilmiştir. Karar Yargıtay tarafından da onanmıştır.
Diğer taraftan Kültür ve Turizm Bakanlığı, söz konusu sikkelerin başvurucunun envanter defterinde olmamasını gerekçe göstererek 31/12/2007 tarihinde başvurucunun koleksiyonculuk izin belgesini iptal etmiştir. Başvurucu, bu idari işleme karşı İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır. Mahkeme dava konusu idari işlemin iptaline hükmetmiş, fakat temyize sonucu karar Danıştay tarafından bozulmuştur. Bozma kararına uyan Mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Temyiz edilen karar Danıştay tarafından onanmış, başvurucunun karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucu, bir kültür varlığı koleksiyonunun devrine yol açacak şekilde koleksiyonculuk izin belgesinin iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Devredilmesi ve intikalinin mümkün olmadığı anlaşılan koleksiyonculuk izin belgesi, ekonomik bir değer ifa etmediğinden Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk teşkil etmemektedir.
Ancak başvurucunun koleksiyonculuk izin belgesinin kamu makamlarınca iptal edilmesi, Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmelik (Yönetmelik) hükümlerine göre koleksiyonunun müzeye devredilmesi sonucuna yol açmaktadır. Dolayısıyla söz konusu izin belgesinin iptalinin -sonuçları itibarıyla- mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır.
Mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir bir kanuni temelinin bulunması gerekmektedir.
İlk derece mahkemesinin kararında, taşınır kültür varlıklarının envanter defterine kaydedilme yükümlülüğüne uyulmaması hâlinde koleksiyonculuk izin belgesinin hangi kanun hükmüne dayalı olarak iptal edileceği belirtilmemiştir. Bu kararın temyizi üzerine hükmü onayan Danıştay kararında da herhangi bir kanun hükmüne atıf yapılmamıştır.
Anayasa Mahkemesi daha önce bireysel başvuru kapsamında verdiği çeşitli kararlarında, mülkiyet hakkına yapılacak müdahalelerin utlak manada şekli bir kanuna dayanması gerektiğini açık olarak belirtmiştir.
Kültür mirasının ve bu bağlamda kültür varlıklarının korunması çerçevesinde kamu makamlarının geniş bir takdir yetkisi olduğu açıktır. Ancak somut olayda açılan ceza davası neticesinde başvurucunun beraatine karar verilmiş olmasına rağmen eylemin tek başına başvurucunun koleksiyonculuk izin belgesinin iptalini gerektirdiği hususu kanunla düzenlenmiş değildir. Koleksiyonculuk izin belgesinin iptalinin kanun gereği mümkün olduğu kabul edilse dahi hangi koşullarda iptal edileceği ve sonuçları açık olarak kanunla düzenlenmediği gibi en azından çerçevesi kanunla çizilerek konu hakkında idareye düzenleyici işlem yapma yetkisi bile verilmemiştir.
Başvuru konusu olayda, derece mahkemelerinin de işaret ettiği üzere, Yönetmelik hükümlerine dayalı olarak idari işlem tesis edilmiştir. Belirtilen düzenleyici işlemin ise tek başına müdahalenin kanuniliği unsurunu sağlamayacağı kuşkusuzdur. Hâlbuki Anayasa'nın 35. maddesinde bir temel hak ve hürriyet olarak düzenlenen mülkiyet hakkının en temel güvencelerinden biri olan müdahalenin kanuna dayalı olması ölçütü, bireyleri kamu makamlarının keyfi ve öngörülemez müdahalelerinden korumayı amaçlamaktadır.
Mevcut hâliyle 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun somut olay bağlamında uygulanması suretiyle başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahale Anayasa'da öngörülen kanunilik ölçütünü karşılamamaktadır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |