Bireysel Başvuru Basın Duyuruları

14.9.2021
BB 63/21
Ölüm Olayıyla İlgili Yeterli Araştırma Yapılmaması Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlal Edilmesi
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 16/6/2021 tarihinde, Ümmü Tunç (B. No: 2018/27524) başvurusunda, Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan yaşam hakkının usul yönünün ihlal edildiğine karar vermiştir. |
Olaylar
Başvurucunun engelli eşi M.T. ikamet ettiği mahallenin 500 m uzağındaki bir alanda N.A. ve H.S.A. tarafından bulunmuş ve yapılan kontroller sonucunda M.T.nin hayatını kaybettiği anlaşılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay hakkında resen ve derhâl soruşturma başlatılmış, İlçe Jandarma Komutanlığınca olay yeri incelemesi yapılmıştır.
M.T.nin olay günü bacanağı İ.A. ile olay yeri yakınındaki bahçede çalıştıkları, bahçeden geçen sulama borularının üzerini kapatan M.K.nın kullandığı kepçeyle köye dönmek üzere yola çıktığı, daha sonra cenazesinin bulunduğu iddiası üzerine soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda M.T.nin eşinin, oğlunun, bacanağının, N.A.nın, H.S.A.nın ve şüpheli kepçe operatörü M.K.nın beyanları alınmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığı taksirle ölüme neden olma suçundan şüpheli kepçe operatörü M.K. hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun bu karara itirazı Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucu, ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Olay yeri incelemesi sırasında olay yerinde tekerlek izleri bulunmasına ve bu delilin elde edilmesinde de hiçbir güçlük bulunmamasına rağmen müteveffanın cesedinin bulunduğu yerde olduğu ve bir iş makinesine ait olabileceği iddia edilen geniş ve derin tekerlek izleri hakkında hiçbir inceleme yahut değerlendirme yapılmamıştır. Aynı şekilde söz konusu tekerlek izleri üzerindeki ayakkabı izlerinin kime ait olduğunun tespiti amacıyla kriminal incelemeye esas olmak üzere ayakkabı izleri de delil olarak muhafaza altına alınmamıştır. Bu hususlar, ölüm olayının meydana geliş şeklini aydınlatabilecek ve şüphelinin belirlenmesine yarayabilecek delillerin toplanması açısından soruşturmada birer eksiklik olarak tespit edilmiştir.
Diğer yandan şüpheli olarak hakkında soruşturma yürütülen kepçe operatörü M.K., su borularının üstünü kapatma işi bittikten sonra bir başka yerde çalışmak üzere çıktığını beyan etmiştir. Soruşturma kapsamında M.K.nın bir sonraki yere varış saatinde belirgin bir gecikme olup olmadığına dair bir araştırma yapılmamıştır.
Cumhuriyet savcısı tarafından olay yerinde inceleme yapılmışsa da söz konusu incelemenin olayın gerçekleşme şartlarını netleştirecek biçimde ayrıntılı olmadığı anlaşılmaktadır. Cumhuriyet savcısı, cesedin sol yanına yatar vaziyette olduğunu belirtmekle yetinmiştir. Bu durumda müteveffanın kepçeye binerek yola çıktığına dair tanık beyanı karşısında kovuşturmasızlık kararında "müteveffanın olaydan evvel kepçe küreğine bindiği düşünülse bile bu hususun tek başına müteveffanın kepçe küreğinden düşerek öldüğünü ispatlamayacağı, zira ... olay yeri incelemesinde müteveffanın harici kontrolünde ellerinde ve vücudunun ön yüzey bölgesinin çimento ve toz ile kirlenmiş vaziyette olduğu" ifade edilmek suretiyle M.T.nin 50 kg'lık bir çimento torbasını taşıyarak yürümekte iken düşüp öldüğü kabulüne ulaşılarak soruşturmayı sonlandırabilmek için Cumhuriyet savcısı tarafından olay yerinde bir uygulamalı keşif gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir.
Uygulamalı keşif ile, cesedin bulunduğu yer ile Olay Yeri İnceleme Tutanağı'na göre cesetten 60 cm uzaklıktaki patlamış vaziyetteki 50 kg’lık çimento torbasının ayrıca olay yerindeki lastik izlerinin konumlarının tespit edilmesi suretiyle olayın gerçekleşme şartlarının netleştirilmemesi soruşturmanın etkililiği açısından kayda değer bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir.
Her ne kadar otopsi sonucunda "ölümün künt göğüs ve batın travmasına bağlı çok sayıda kaburga, omurga ve sol pubis kolu kırıkları ile birçok iç organ hasarı, iç kanama ve omurilik hasarı neticesinde meydana geldiği, bu hasarın göğüs ve karnın sıkışması ile ağırlık altında kalma neticesinde oluşmuş olabileceği" tespitine yer verilmiş ise de adli makamlarca bu hasarın taşınan çimento torbası altında kalınması sonucunda mı yoksa yüksekten düşme sonucunda mı meydana gelebileceği hususunun aydınlatılmasına yönelik herhangi bir soruşturma işlemi gerçekleştirilmediği, bu konuya dair kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda da herhangi bir açıklamaya yer verilmediği görülmüştür.
Somut başvuruya konu soruşturma bütün hâlinde ele alındığında ölüm olayının tüm yönlerinin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul yönünün ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |