5.12.2018

BB 68/18

Ölümün, Geç Tıbbi Müdahale Sonucu Meydana Geldiği İddiasının Değerlendirilmemesi Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlal Edilmesi

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 30/10/2018 tarihinde, Aydın Gür (B. No: 2015/3640) başvurusunda Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu, ilaç içerek intihar girişiminde bulunan kardeşini (N.G.), 22.05’te götürdüğü acil serviste doktorların kendileriyle yeterince ilgilenmeyip normal bir hasta gibi sıra alıp beklemelerini istediğini, kardeşine fenalaşıp yere düşene kadar müdahale edilmediğini beyan etmiştir.

Hastane kayıtlarına göre ise N.G. hastaneye 22.35’te getirilmiş, yapılan tetkiklerin ardından ilaç içme (intoksikasyon) tanısıyla ildeki üniversite hastanesine ambulansla sevk edilmiştir. Üniversite hastanesi değerlendirme formuna göre N.G. 23.00’te hastaneye getirilmiş, hemen tedaviye alınmış ancak bu süreçte aniden solunumu durmuş, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamış ve saat 01.10’da yaşamını yitirmiştir.

Olayla ilgili ceza soruşturması başlatılmış, ayrıca N.G.nin yakınları da Devlet Hastanesi Acil Servisinde görev yapan doktorlardan şikâyetçi olmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığı, şikâyet edilen doktorların kamu görevlisi olması nedeniyle dosyayı Valiliğe göndermiştir. Valilik olayla ilgili inceleme raporu hazırlatmış, bu rapor doğrultusunda soruşturma izni verilmemiştir.

Yapılan itiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesi kararın kaldırılmasına hükmetmiş, bu kararın ardından Sulh Ceza Mahkemesinde açılan kamu davası sonucu doktorların beraatına karar verilmiştir. Yargıtay’ın bozma kararı sonrasında yargılamaya devam eden Sulh Ceza Mahkemesi tekrar doktorların beraatına hükmetmiştir. Temyiz edilen bu karar Yargıtay’da yine bozulmuş bunun üzerine Sulh Ceza Mahkemesi davanın zamanaşımından düşmesine karar vermiştir. Kararın temyiz incelemesi halen devam etmektedir.

Öte yandan başvurucu maddi ve manevi zararlarının tazmini için başvurduğu Sağlık Bakanlığının ret cevabı üzerine tam yargı davası açmış fakat İdare Mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Temyiz edilen kararı Danıştay onamıştır. Karar düzeltme istemi de reddedilen başvurucu, bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucu; sağlık durumu ciddi olan kardeşine geç müdahalede bulunulması sonucu ölüm olayının meydana geldiğini belirterek yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı devlete önemli ödevler yüklemektedir. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ileri sürüldüğü davalarda, derece mahkemelerinin Anayasa’nın gerektirdiği özende bir inceleme yapma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bu olayda olduğu gibi tıbbi müdahalenin geç yapıldığından yakınılan durumlarda, ceza soruşturması veya idari soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerin idare mahkemelerince dikkate alınması gerektiği özellikle vurgulanmalıdır.

Somut olayda başvurucunun beyan ettiği hastaneye geliş saati (22.05) ile resmî kayıtlar arasındaki (22.35) yarım saatlik farkın yaşanıp yaşanmadığı hususu değerlendirilmeden hastanedeki kayıt esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi, tam yargı davasının temelini oluşturan meselenin tartışılamamasına neden olmuştur.

İdare Mahkemesi, hastaya yapılan tıbbi müdahalede gecikme yaşandığı iddiasını destekleyen bir tanığın beyanına rağmen bu tanığın anlatımları hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır. Öte yandan yapılan tıbbi müdahalede gecikme yaşanıp yaşanmadığını tespit edebilmek için hastanenin acil servisinin olay gününe ait kamera kayıtlarını istemeyen derece mahkemesi, ceza soruşturmasında böyle bir araştırma yapılıp yapılmadığını da dikkate almadan davanın reddine karar vermiştir.

Bu durumda idari yargıda görülen tam yargı davasında başvurucunun temel şikâyetlerinin değerlendirilmediği ve olayın tam olarak açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmıştır.

Öte yandan sağlık olaylarına ilişkin soruşturma veya davaların süratli bir şekilde incelenmesi, sağlık hizmetlerinden faydalanan tüm bireylerin güvenliği için son derece önemlidir.

Başvuruya konu davanın karmaşık bir nitelik arz etmemesi ve başvurucunun davanın uzamasında hiçbir dahlinin olmaması gibi hususlar dikkate alındığında yargılamanın dokuz yılı aşkın bir sürede sonlandırılması nedeniyle davanın makul süratte yürütülmediği sonucuna varılmıştır. 

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.