1.11.2018

BB 64/18

Tutuklamanın Hukuki Olmaması ve Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlanması Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlali İddiasının Kabul Edilemez Olduğu

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 20/9/2018 tarihinde, Ali Şeker (B. No: 2016/68962) başvurusunda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Olaylar

Öğretmen olan başvurucu 672 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair KHK ile kamu görevinden çıkarılmıştır.

Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan soruşturma kapsamında Sulh Ceza Hâkimliğine tutuklanma talebiyle sevk edilmiştir. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklama tedbiri uygulanmıştır. Sulh Ceza Hâkimliğinin tutukluluk hâlinin devamı kararına itirazı reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

Bireysel başvurudan sonraki süreçte Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi ile Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştır. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan cezalandırılmasına, 6415 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan ise beraatına karar vermiştir. Başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararına karşı yapılan istinaf süreci devam etmektedir.

İddialar

Başvurucu, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

1. Tutuklamanın Hukuki Olmadığı İddiası Yönünden  

Başvuru konusu olayda, soruşturma mercilerince dayanılan olguların başvurucunun FETÖ/PDY ile bağlantılı bir suç işlediğine dair kuvvetli bir belirti olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışılmalıdır. Bu bakımdan iki olgu özellikle önemlidir. Bunlar başvurucunun Aktif-Sen'de yönetici olması ve Sendikanın talimatıyla yapılan bir protesto eylemine katılmasıdır.

FETÖ/PDY'nin özellikleri, eğitime verdiği önem, 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası kapatılan Aktif-Sen'in bu yapılanmayla olan bağlantısı, başvurucunun bu kurumda yöneticilik yaptığı dönemde örgütle ilgili ülke genelinde yaşanan olaylar birlikte değerlendirildiğinde, tüm bunların başvurucunun suç işlediğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesi temelsiz değildir.

Diğer yandan başvurucunun FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu bilinen yayın organlarına yönelik bazı soruşturma işlemlerini protesto amacıyla yapılan gösterilere katılmasının da bu süreçte ülke genelinde yaşanan gelişmeler karşısında, başvurucu ile FETÖ/PDY arasında örgütsel bir ilişki bulunduğu yönünde kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin keyfi ve temelsiz bir yaklaşım olduğu söylenemez.

Olayla ilgili tüm olgular dikkate alındığında, başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve kanundaki ilkelerin uygulandığı, adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı değerlendirmesinin temelsiz olmadığı sonucuna varılmıştır.

2. Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlandığı İddiası Yönünden

Somut olayda Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgu sırasında başvurucu ve avukatına, soruşturma belgesinin okunduğu anlaşılmıştır. Hâkimlikçe başvurucuya isnat edilen eylemlerle ilgili açıklama da yapılmıştır. Başvurucu suçlamalar ve dayanaklarına ilişkin bilgi ve belgelerden haberdar olduktan sonra avukatıyla hâkim önünde savunmasını sözlü dile getirmiş; suçlamaları kabul etmemiştir.

Ayrıca başvurucunun diğer belgelere erişiminin kısıtlandığı yönünde bir şikâyeti olmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun ve avukatının isnat edilen suçlamalara ve diğer bilgilere erişimlerinin olduğu değerlendirilmiştir.  Suçlamalara dayanak olan temel unsurlar ve tutmanın hukukiliğinin değerlendirilmesi için esas olan bilgiler başvurucu ve avukatına bildirilmiş, başvurucuya bunlara karşı savunmasını ileri sürme imkânı verilmiştir. Bu unsurlar dikkate alındığında birkaç ay süren soruşturma aşamasında uygulanmış olan kısıtlılık kararı nedeniyle başvurucunun tutukluluğa karşı etkili bir şekilde itirazda bulunamadığının kabulü mümkün görülmemiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.