Norm Denetimi Basın Duyuruları

24.3.2025
ND 8/25
7343 Sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Bazı Kurallarının İptal Talebine İlişkin Karar
Anayasa Mahkemesi 25/12/2024 tarihinde E.2022/6 numaralı dosyada, 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 44. maddesiyle 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’na eklenen 41/F maddesinin (1) ve (3) numaralı fıkralarında yer alan “…fiil suç teşkil etse dahi,…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin reddine karar vermiştir. |
Dava Konusu Kurallar
Dava konusu kurallarda, çocuk teslimine dair ilam veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin teslim emrine aykırı hareket eden ve emrin gereğinin yerine getirilmesini engelleyen kişiler ile çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir kararında belirtilen sürenin sonunda çocuğu belirlenen yere getirmeyen hak sahiplerinin gerçekleştirdiği fiiller suç oluştursa dahi bu kişilerin şikâyet üzerine üç aya kadar disiplin hapsiyle cezalandırılmaları öngörülmüştür.
İptal Talebinin Gerekçesi
Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralların yer aldığı fıkralarda öngörülen disiplin hapsinin hürriyeti bağlayıcı ceza niteliğinde olduğu, ilgililerin gerçekleştirdikleri fiilin suç teşkil etmesi durumunda disiplin hapsinin yanı sıra suç için öngörülen cezaya da hükmedilmesine imkân tanınmasının aynı fiilden dolayı birden fazla yargılamama veya cezalandırmama ilkesiyle bağdaşmadığı, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili hükmüyle çelişen kurallarla temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmaların normlar hiyerarşisinde kanunun üzerinde olduğunu öngören anayasal hükmün de ihlal edildiği belirtilerek kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama ve cezalandırılmama ilkesinin uygulanabilmesi için öncelikle cezayla ilgili bir yargılama sürecinin bulunması, bu sürecin kesin bir mahkûmiyet veya beraat hükmüyle sonuçlanması, yeniden cezayla ilgili bir yargılama sürecinin işletilmesi ve farklı yargılama süreçlerinin aynı fiile ilişkin olması gerekmektedir. Bu kapsamda anayasal anlamda özerk yoruma tabi olan cezayla ilgili yargılama süreçlerinin teknik olarak ceza yargılaması hukuku anlamında bir süreç şeklinde öngörülmesi şartı bulunmamaktadır.
Kurallar uyarınca öngörülen disiplin hapsinin Anayasa’nın 38. maddesi bağlamında ceza niteliğinde olduğu açıktır. Dolayısıyla kurallar ilgililerin aynı fiil nedeniyle hapis cezasının yanı sıra cezai nitelikte olan disiplin hapsi yaptırımına da tabi tutulabilmelerine imkân tanımaktadır. Bu bağlamda disiplin hapsine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra ceza yargılamasının başlatılması ya da ceza yargılamasındaki kararın kesinleşmesinden sonra disiplin hapsine ilişkin sürecin başlatılması mümkündür.
Öte yandan aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesinin ihlal edildiğinden söz edilebilmesi için bu ilkenin istisnalarından birinin kapsamına giren bir durumun bulunmaması da gerekir. Söz konusu ilkenin istisnalarından biri (şeklen birden fazla olsa bile) cezaya ilişkin süreçlerin bir bütünün parçaları olacak şekilde bağlantılı bir biçimde yürütülmesidir. Buna göre farklı sosyal amaçlar taşıması, öngörülebilir olması, aralarında maddi ve zamansal yönden bağlantı bulunması ve uygulanan toplam cezanın orantılı olması kaydıyla birden fazla yargılama yapılması ve ceza verilmesi aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesini ihlal etmeyebilir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 7343 sayılı Kanun’un 32. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 341. maddesinde çocuk teslimi hakkındaki ilamın veya ara kararının gereğini yerine getirmeyen ya da yerine getirilmesini engelleyen kişi hakkında lehine hüküm verilen kişinin şikâyeti üzerine altı aya kadar tazyik hapsine hükmedileceği ancak hapsin uygulanmasına başlandıktan sonra ilamın veya ara kararının gereğinin yerine getirilmesi durumunda anılan kişinin tahliye edileceği öngörülmüştür. Benzer şekilde 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 41/F maddesinin (7) numaralı fıkrasında da şikâyetten vazgeçilmesi hâlinde veya anılan maddenin (1) ve (3) numaralı fıkraları bakımından çocuğun velayet hakkı sahibine teslim edilmesi durumunda davanın ve bütün sonuçlarıyla birlikte disiplin hapsi cezasının düşeceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre söz konusu fıkralarda öngörülen disiplin hapsinin ilgililerin çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir kararlarına uygun davranmalarını sağlayarak ilam ve tedbir kararlarının icrasına ilişkin sistemin etkin ve düzenli bir şekilde işlemesine yönelik olarak öngörüldüğü anlaşılmıştır.
Bu kapsamda kurallarda öngörülen cezaya ilişkin süreçlerin bir bütünün parçaları olacak şekilde bağlantılı olarak ve etkileşim içinde yürütülmesini açıkça dışlayan bir hüküm bulunmadığından bu süreçlerin bir bütünün parçaları olarak işlediğinin kabul edilmesi mümkündür. Öte yandan kurallar uyarınca aynı fiil nedeniyle uygulanacak birden fazla yaptırımın ilgililer açısından öngörülebilir nitelikte olduğu ve iki yargılama sonucunda uygulanacak cezanın toplamda orantısız bir sonuca yol açmadığı da kuşkusuzdur.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin reddine karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |