Norm Denetimi Basın Duyuruları
10.11.2025
ND 25/25
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Üyeliği Seçimlerine Dair Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararının İptali Talebine İlişkin Karar
|
Anayasa Mahkemesi 22/7/2025 tarihinde E.2025/133 numaralı dosyada, 21/5/2025 tarihli ve 1450 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeliği seçimlerine dair Türkiye Büyük Millet Meclisi kararının iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebinin görevsizlik nedeniyle reddine karar vermiştir. |
Dava Konusu Karar
Dava konusu karar, 21/5/2025 tarihli ve 1450 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeliği seçimlerine dair Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararıdır.
Başvuru Gerekçesi
Dava dilekçesinde; söz konusu TBMM kararının Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 9., 10., 95., 138., 139., 140. ve 159. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesinin, yasama işlemlerinden hangilerini denetleyebileceği, görev ve yetkilerinin düzenlendiği Anayasa’nın 148. maddesi ile yasama dokunulmazlığının kaldırılması veya milletvekilliğinin düşürülmesi kararlarına karşı Anayasa Mahkemesine başvuru yolu öngörülen 85. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddelerde öngörülenler dışında TBMM kararlarının Anayasa Mahkemesince denetimi mümkün değildir.
Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, iptali talep edilen bir normun anayasal denetime tabi tutulabilecek nitelikte olup olmadığını belirlerken sadece o normun nasıl nitelendirildiği veya adlandırıldığı ya da bu işlemin nasıl bir yöntem izlenerek yapıldığını değil, çıkarılma yöntemi ile adı ne olursa olsun hukuksal niteliği, etkisi ve doğurduğu sonuçları da gözönünde bulundurmakta ve iptali istenen işlemin, Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesinin denetim alanına giren kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya TBMM İçtüzüğü ile aynı değer ve etkide bir işlem olduğu kanısına varması hâlinde bu işlemi denetlemektedir.
Bu itibarla adı yeni bir içtüzük düzenlemesi veya değişikliği olmadığı ve içtüzük yapılması ve değiştirilmesindeki yöntem uygulanmadığı hâlde değer ve etkisi bakımından birer içtüzük kuralı niteliğinde olan TBMM kararları anayasallık denetimine tabi tutulabilir. Değer ve etkileri bakımından aralarında fark bulunmayan yasama tasarruflarının aynı yargısal denetime tabi tutulmaları hukuk devleti olmanın da gereğidir. Bununla birlikte değer ve etkisi bakımından birer içtüzük kuralı niteliğinde olan TBMM kararlarından ne anlaşılması gerektiğinin üzerinde durulması gerekir. Nitekim İçtüzük değişikliği veya düzenlemesi niteliği taşıdığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince anayasallık denetimine tabi tutulabilecek TBMM kararlarının içeriği de Mahkemenin bu hususta yetkili olup olmadığının belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır.
Anayasa’nın 95. maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği üzere TBMM, çalışmalarını kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütür. Dolayısıyla İçtüzük değişikliği meydana getirdiği veya bir İçtüzük kuralı ihdas ettiği gerekçesiyle anayasallık denetimine tabi tutulabilecek TBMM kararlarının, TBMM’nin çalışmalarının yürütülmesine ilişkin olması gerekmektedir. Ayrıca TBMM kararının eylemli İçtüzük değişikliği iddiası kapsamında incelenebilmesi için soyut nitelikte sürekli uygulanacak bir kural öngörmesi gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin, TBMM’nin çalışma usul ve esaslarına ilişkin kararlarını İçtüzük değişikliği veya düzenlemesi niteliğinde kabul edip kendisini davaya bakmakla görevli görmek suretiyle işin esasını incelediği istikrar kazanmış kararlarına karşın TBMM’nin çalışma usul ve esaslarına ilişkin olmayıp alınış sürecinde meydana gelen İçtüzük değişikliği veya düzenlemesi niteliğinde uygulamalar içeren parlamento kararlarının eylemli İçtüzük değişikliği niteliğinde olduğunu belirterek esasını incelediği bazı istisnai kararları da bulunmaktadır.
Bu kapsamda Anayasa Mahkemesinin, eylemli İçtüzük değişikliği iddiasıyla iptal davasına konu edilen TBMM kararlarıyla ilgili anayasallık denetiminde, geçmişten günümüze farklı yaklaşımları benimsediği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte TBMM’nin çalışma usul ve esaslarını konu edinen Meclis kararlarıyla ilgili olarak eylemli İçtüzük değişikliği nitelendirmesi yapmak suretiyle Anayasa Mahkemesinin, kendisini görevli bulduğu ve işin esasını incelediği kararlarının, içerik itibarıyla TBMM’nin çalışma usul ve esaslarına ilişkin olmayan Meclis kararlarının denetimi bakımından kendisini görevli bulduğu kararlarından daha istikrarlı bir süreç izlediği tespit edilmiştir. Nitekim Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca anayasallık denetimine tabi tutulan bir norm olan İçtüzük’ün maddi anlamda içeriği ve Anayasa’nın 95. maddesinde belirtildiği üzere İçtüzük’ün, TBMM’nin çalışmalarının nasıl yürütüleceğini düzenleyen bir yasama belgesi olduğu dikkate alındığında TBMM’nin çalışma usul ve esaslarını içeren Meclis kararlarıyla ilgili olarak eylemli İçtüzük değişikliği nitelendirmesinin yapılması suretiyle işin esasının incelendiği kararların daha güçlü bir anayasal zemine oturduğu açıktır.
Diğer yandan içeriği itibarıyla TBMM’nin çalışma usul ve esaslarına ilişkin olmayan Meclis kararlarının, alınış süreçlerindeki usule yönelik aykırılık iddialarından hareketle denetimi, Anayasa hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi tutulmamış olan parlamento kararlarının tamamının şekil yönünden denetimi sonucunu doğurur. Bu durumun Anayasa’nın 6. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” hükmüyle bağdaşmayacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla eylemli İçtüzük değişikliği iddiasına konu TBMM kararının, Anayasa’nın 148. maddesinde denetim kapsamına alınan İçtüzük gibi denetlenebilmesi için içeriği itibarıyla TBMM’nin çalışma usul ve esaslarıyla ilgili olması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla bu içerikte olmayan bir TBMM kararının İçtüzük kuralı niteliğinde görülerek anayasallık denetimine tabi tutulması mümkün değildir.
Dava konusu TBMM kararı, TBMM’ye Anayasa’nın 159. maddesi kapsamında verilen HSK üyelerinden bir kısmının seçimi görevinin yerine getirilmesine ilişkin olup söz konusu karar içeriği itibarıyla Meclisin çalışma usul ve esaslarına yönelik herhangi bir düzenleme içermediğinden anılan kararın Anayasa’ya uygunluk denetiminin Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle dava konusu TBMM kararına ilişkin iptal talebinin görevsizlik nedeniyle reddine karar vermiştir.
|
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |