Norm Denetimi Basın Duyuruları

15.12.2021
ND 34/21
Kayyım Olarak Atananların Görev ve Fiillerinden Dolayı Sorumluluklarının Doğmayacağını Öngören Kuralın Anayasa’ya Aykırı Olmadığı
Anayasa Mahkemesi 13/10/2021 tarihinde E.2018/93 numaralı dosyada, 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 20. maddesinin (1) numaralı fıkrasının değiştirilen; ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar vermiştir. |
Dava Konusu Kural
Dava konusu kuralla, kayyımlık yetkisi İşsizlik Sigortası Fonuna (Fon) devredilen veya Fonun kayyım olarak atandığı şirketleri ve ortaklık paylarını soruşturma ve kovuşturma süresince yönetmek ve temsil etmek üzere atananlar veya görevlendirilenler ile olağanüstü hal kapsamında yapılan düzenlemeler bağlamında 5271 sayılı Kanun’un 128 inci maddesinin onuncu fıkrasına göre malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım olarak atanan kişilerin bu kapsamda icra ettikleri iş ve işlemleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluklarının doğmayacağı öngörülmektedir.
İptal Talebinin Gerekçesi
Başvuruda özetle; dava konusu kuralla kayyım olarak atanan kişilere hukuki, idari, mali ve cezai muafiyet getirilerek bu kişilere madde kapsamındaki karar, görev ve fiillerinden dolayı mutlak bir sorumsuzluk hâli öngörüldüğü, böylece hukuka aykırı davranışlara dokunulmazlık sağlandığı, olağanüstü hâl rejiminin hukuk devletinin askıya alınması anlamına gelmediği, şirket ortakları veya diğer bireylerin TMSF yetkililerinin işlemleri dolayısıyla ihlal edilen hakları için dava açmalarının veya haklarını aramalarının engellenemeyeceği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Kanunların verdiği yetkinin kullanılması ya da kanunlarca verilen görevlerin yerine getirilmesi veya bu kapsamda kararlar alınması, hukuk sistemimizce hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmiştir. Bir fiilin hukuka uygunluğu onun hukuk sisteminin tümüyle uyumlu olduğunu gösterir. Bu durum hukukun bütünlüğü ilkesinin bir sonucudur. Kanunla verilmiş olan bir görevin yerine getirilmesi ya da bu kapsamda bir karar alınması, kişiye verilmiş bir görevken aynı zamanda bu görevin yerine getirilmesinin hukuka aykırılık oluşturması çelişkiye sebep olur. Dolayısıyla kişilerin kanunlarla verilmiş olan görevleri kanuni usul ve esaslara uygun olarak yerine getirmeleri ya da bu kapsamda karar almaları sonucunda hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluklarının doğmaması tabiidir.
Kural bir yargılama engeli getirmemektedir. Kayyımlık yetkisini kullanan kişilerin haksızlık oluşturduğu ileri sürülen işlemleri yönünden yapılacak incelemede söz konusu işlemlerin olağanüstü hâl süresince yayınlanan KHK’lar kapsamında görevle ilgili olmadığı ya da bunun sınırlarını aştığının tespit edilmesi hâlinde ilgili kişilerin sorumlulukları gündeme gelecektir. Nitekim 6758 sayılı Kanun’un 19. maddesinde de kayyım temsilcilerinin işlerin yürütülmesi bakımından ticari teamüllere uygun ve basiretli bir tüccar gibi hareket edecekleri ifade edilmiştir. Bu bağlamda Kanun’da kayyımlık yetkisi verilen kişilere olağanüstü hâl süresince yayınlanan KHK’lar kapsamında hukuka aykırı, haksız fiil veya suç işleme görev veya yetkisinin verilmediği ve verilemeyeceği açık olduğuna göre kuralın haksız fiil veya suç teşkil eden eylemleri kapsamadığı tartışmasızdır.
Dava konusu kuralın düzenlenme ihtiyacının olağanüstü hâl KHK’ları ile verilen görevlerin niteliğinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Nitekim terör örgütlerine aidiyet, iltisak ve irtibat nedeniyle el konulan şirketleri veya mal varlığı değerlerini yönetmek amacıyla kayyım atanması veya görevlendirilmesi olağanüstü hâl kapsamında üstlenilen bir görevin icrasından ibaret olup söz konusu görevin önemli bir kısmı olağanüstü hâlde alınması gereken, dolayısıyla olağan dönemin hukuki düzenlemelerinden oldukça farklı olan tedbirlere yöneliktir.
Söz konusu tedbirlerin anılan niteliği dikkate alındığında bunlara ilişkin görevlerin etkili biçimde uygulanması hususunda tereddüt oluşabilir. Bu bağlamda dava konusu kuralla kanun koyucunun olağanüstü hâl kapsamında şirket, ortaklık payları ve varlıkların yönetimi ve bu kapsamdaki işlerin yürütülmesi için atananların veya görevlendirilenlerin olağanüstü hâl süresince yayımlanan KHK’lar kapsamında görevlerini herhangi bir endişe ve tereddüt duymadan yerine getirmelerini ve çalışmalarında başarılı olmalarını amaçladığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla kural kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olup hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin reddine karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |